Serpil Çakır

“Bu kadınlık hareket-i mukaddesesinin sathi ve ibtidai bir tarihini yazarken gönül isterdi ki bu tarihçe, Osmanlı kadınlarının terakki ve tekamül yolundaki küçük bir tarihçesi olsun. Fakat bugün böyle olmaması bence pek elim değildir.  Her yerde kadınların uyanıp ilerlemeleri de başka hareketler gibi yavaş ve müselsele [zincirleme] bir hareket olmuştur. Osmanlı kadınlarının terakki yolundaki mesailerinin henüz bir tarihçesi olmaması, onların da bir şey yapmamış olmalarını intaç etmez. Bilakis bugün büyük ve umumi bir tiyatro salonundan kadınlığa bu kadar mahrem bir mevzudan bahsetmek ve bu mevzuu dinlemek için bu tiyatroda Osmanlı kadınlarından mürekkep, muhterem ve büyük bir kitle bulmak. Bunlar iftihar edilecek şeylerdir. Bugün bu saat, ben size böyle hitap ederken, siz beni dinlerken şüphesiz biz de tarih yapıyoruz, demektir. Bu tarihçeyi torunlarımız bir konferans dolduracak kadar uzun ve iftiharla yaptıkları zaman, elbet bizim aciz fakat hüsn-i niyet ve samimiyetle dolu bin müşkülâtla elde edilen mücadelemizden de bahsedeceklerdir” (Çakır, 2011: 21).

Yukardaki ifadeler 1913’te çıkarılan Mektep Müzesi isimli dergide Halide Edib’in verdiği bir konferans metninden alındı. Halide Edip konuşmasında bize tam da 80’lerden itibaren ortaya çıkan feminist tarih yazımının amaçlarını; yani kadınların mücadelelerini, faaliyetlerini görünür kılmayı, kadınlara kendi tarihlerini kazandırarak bunu bir tarih yazımı eylemine dönüştürmeyi yıllar öncesinden dillendiriyor. Üstelik bu yazım işi ondan sonraki kuşaklardan kadınlara bir görev olarak da havale ediliyor.

Bu tarihten çok daha önce, günümüzde şiddete uğrayan kadınlar için açılan kadın sığınıklarının benzerinin varlığını Fatma Aliye’nin dönemin kadın dergilerinden biri olan Hanımlara Mahsus Gazete’nin 1895’te 8.sayısında yayınlanan yazısından öğreniyoruz (Çakır, 2011: 71).

Peki, neden bu bilgilere çok geç sahip olduk? Neden yaşadığımız coğrafyada, kadınların tarihteki rollerine ilişkin bilgimiz çok sınırlı? Sadece bu coğrafyada değil, dünyanın başka yerlerinde de neden kadınlar ve faaliyetleri yeterince görünür değil? Kadınlar tarihsel süreçlerde neden yoklar? Var olanlar da neden önyargılı olarak temsil ediliyorlar? Kadınların tarihte yer almalarının bu denli gecikmesinin sebebi nedir?

Feminist tarih yazımı, tüm bu soruları sorunsallaştıran, onları teorik ve yöntemsel zemine oturtan bir çaba olarak ortaya çıktı. Merkezde tarihsel bilginin üretiminin türlü boyutlarından kaynaklanan bir dizi nedensel faktör vardı. “Yazma ve kaydetme eylemi olarak tarih, biçimsel olarak yazılacak olayları ve bu olaylara ilişkin bilgiye sahip olmayı, her şeyden önemlisi de tarih adına neyin seçilerek yazılacağı türünden kararları verebilmeyi gerektirir. Bu ise güç ve iktidar konusuna girer. Güç ve iktidar ilişkileri ve durumları, cinsiyetler üzerinde türlü etkilerde bulunur. Tarih, iktidar ile yakından ilişkilidir. Tarih yazımı, çıkar ve iktidar ilişkisini de gösterir. Eril iktidarın hüküm sürdüğü, kadın ve erkek arasında eşitlik yerine uçurumun söz konusu olduğu bir dünyada kadınların tarihi temsili, erkek yazarlar tarafından ve erkeklerin çıkarları üzerinde şekillenecek, kadınların ikincilliğine katkı sunacaktır” (Çakır, 2019: 183-184).

Bilgi üretimi yaparken aynı zamanda gerçekliğin tayinini de üstlenen tarih disiplininde, bilginin üretimi yanında bilginin dolaşımı da hayli önemlidir ve bunlar kaynak, yöntem ve bakış meseleleriyle yakından ilişkilidir. Tarihin öznesi, konusu, kaydedilen olaylar ve bu kaydın hangi belgeler üzerinden, kim/ kimler tarafından yapıldığına verilecek yanıtlar da hayatiyet taşır.

Kadınlar tarihe konu edilmediler; evlilik, annelik ve diğer ev işleri gibi kadınlıkla ilişkilendirilen tüm işler tarih dışı sayıldı. Yani tarih geleneğinden dışlandılar. Kamusal alana giremedikleri gibi, üniversitelere de alınmadılar. Eğitim ve siyasal hakkın kazanımı hayli geç oldu. Tarihçilik mesleğini icra edemediler. Erkekler tarafından üretilen metin ve belgelerde kadınlar yeterince yer alamadı ya da cinsiyetçi bakışla yer aldı (Berktay, 2003; Çakır, 2011).

Bu nedenle tarih yazımı işine girişmeden önce, maruz kaldıkları baskı, ezme ve ezilme ilişkisinin türlü biçimleri dile getirildi, açık edildi. Eğitim, politika, emek/ çalışma alanlarında yaşanan sorunlar dile getirildi. Onları dışlayan, haklarından mahrum ettiren sürecin farkına varıldı. Bunlar tek tek bireylere özgü sorunlar olmaktan öte, bir sistem meselesiydi.  Onları ezen, sömüren bu sisteme patriyarkal sistem adını verdiler. Bu sistem, tüm yapı ve kurumlarıyla kadınları erkeklere tabi kıldığı gibi, dezavantajlı, eşitsiz ve ikincil bir konumda bırakarak haklarından mahrum ediyor ve ayrımcılığa uğratıyordu. Bu farkındalık 19. Yüzyılda toplumsal bir harekete dönüştü, hareketin ideolojisi olan feminizm kitlesel bir nitelik kazandı. Feminist teori ve yöntemin ortaya çıkışıyla da sosyal gerçekliği ve bunun içinde kadın gerçekliğini anlamaya çalışan; kadınların ezilmesi­ni, sömürüsünü ortadan kaldırmayı ve kadınların özgürleştirmeyi amaçlayan; toplumu daha çok eşitlik, özgürlük, adalet sağlayacak şekilde dönüştürmeye çalışan kadın çalışmaları disiplini ortaya çıktı.

Feminist tarih yazımı, kadınların tarihsel dönemlerdeki durumunu feminist teori (Donovan, 1997; Çakır, 2007a: 415-437) ve feminist yöntemin (Çakır ve Akgökçe, 1996; Öztan, 2016) yardımıyla ortaya koyma çabasının sonucu olarak ortaya çıktı. Kadın hareketi tarihi çalışmaları, feminist tarih yazımında başı çekti (Çakır, 2007b; Tuğ, 2016). Kadınların maruz bırakıldığı baskı ve bu baskıya direnmeleri örneklendi. Daha eşit ve adil bir dünyayı kurmak isteniyorsa, bunu gerçekleştirme yolunda, bilimden siyasete, toplumun her alanında topyekûn bir değişim ve dönüşüm gerekecekti. Bu bağlamda feminist teori, sadece kadınlara değil, ezilen tüm cinsiyet kimliklerine de güç verdi, ışık tuttu. Süreç içinde, tarihsel bilginin politik olduğunun altı çizildi. Tarihe getirilen eleştiri, kadın tarihinden, feminist tarihe, oradan toplumsal cinsiyet tarihine ve kuir tarihe genişleyen ve zenginleşen bir yelpazeyi ortaya çıkardı. Feminist tarih yazımında eril iktidarın eleştirisi merkeze alındı. Tarihsel bilginin politik olduğundan hareketle, erkek iktidarına/ egemenliğine, beden politikalarının ötesinde özel bir önem verildi. Politik bir özne olarak tarihte kadınlara bakıldı, bakılıyor.

Feminist tarih yazımının ilkeleri sıralandı: Tarihsel gerçekleri sorgulamak, kadın ve erkek arasındaki iktidar ilişkilerini açığa çıkarmak ve sorgulamak; kadın deneyimlerini görünür kılmak; kadınları baskı altına alan pratikleri açığa çıkarmak; özel alanı sorgulamak; kişisel / toplumsal baskı deneyimlerini ortaya çıkarmak;  cinsiyet rollerinin tarihsel evredeki durumuna bakmak (Scott, 2013: 61-97; Lerner, 1979; Bock, 1989: 7-30). Kadınlara ilişkin bilgilere erişmek için kaynaklar gözden geçirildi. Kadın dergileri (Toska vd., 1994) gibi yazılı kaynaklar yanında, kadın sözlü tarihi türünden sözlü görüşmelerle belge yaratma işine girişildi. Özel arşivlerin önemi anlaşıldı. “Belge yoksa tarih de yok” şiarından yola çıkarak bilgi, belge, arşiv, kütüphane kapsamında çeşitli kurumlar açıldı.[1] Üniversitelerde Kadın/ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları yüksek lisans programları başlatıldı. Lisans ve yüksek lisans derslerinde feminist teoriden kadın tarihine çeşitli dersler verilmeye başlandı;  tez çalışmaları üretildi.

Sayı ve nitelik açısından Türkiye’de kadın tarihine ilişkin çalışmalar giderek arttı. Yer sınırlaması nedeniyle bu yazıda örneklenemeyen bu çalışmaları şu başlıklarda gruplamak mümkündür (Çakır, 2018): Kadın tarihi yazımı; kadın sözlü tarihi/ bellek çalışmaları; kadın hareketi tarihi/ kadın dernek ve vakıfları/ kadın dergileri; gündelik hayatta kadınlar (evlilik, aile, mutfak, giysi, cinsellik, dolaşım, yoksulluk, suç); kurumlarda kadınlar (eğitim, hukuk, din, medya, edebiyat, resim sanatı, tiyatro, sinema, spor, çalışma hayatı, siyaset); siyasal ve toplumsal kurgularda kadınlar (modernleşme, milliyetçilik); (annelik, evlatlık, erkeklik); biyografik eserler; otobiyografik eserler; feminist arşivcilik; kadın konulu bibliyografyalar. Eril iktidarın türlü biçimlerini eleştiren, çeşitliliği ve yetkinliği ile tüm bu çalışmalar, sadece tarih disiplinin dönüştürmek ve zenginleştirmekle kalmaz, sosyal bilimlere de devasa katkı sunar.

 

Kaynakça

Berktay, F. (2003). Tarihin Cinsiyeti. İstanbul: Metis Yayınları.

Bock, G. (1989). Women’s History and Gender History: Aspects of an International Debate. Gender and History,  1 (1), 7-30.

Çakır, S. (2019). Tarih Yazımı. A. K. Turhanoğlu (Der.), Toplumsal Cinsiyet Sosyolojisi içinde (s. 178-200). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları.

Çakır, S. (2018). Türkiye’de Kadın Tarihi Çalışmaları Bibliyografyası. Ö. Belkıs ve D. Kankaytsın (Der.), Sanatın Gölgedeki Kadınları: Sanat ve Edebiyatta Tarih Dışında Bırakılanlar içinde (s. 30-91). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Çakır, S. (2011). Feminist Tarih Yazımı: Tarihin kadınlar için, kadınlar tarafından yeniden inşası. S. Sancar (Der.), 21. Yüzyıla Girerken Türkiye’de Feminist Çalışmalar​, Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’a Armağan içinde (s. 505-533). İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları.

Çakır, S. (2007a). Feminizm, Ataerkil İktidar Eleştirisi. B. Örs (Der.), Modern Siyasal İdeolojiler içinde (s. 413-475). İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Çakır, S. (2007b). Feminism and Feminist History-Writing in Turkey: The Discovery of Ottoman Feminism. Aspasia: The International Year Book of Central, Eastern and Southeastern European Women’s and Gender History, Berghahn Journals, 1, 61-83.

Çakır, S. ve Akgökçe, N. (Der). (1996). Farklı Feminizmler Açısından Kadın Araştırmalarında Yöntem. İstanbul: Sel Yayınları.

Donovan, J.  (1997). Feminist Teori (A. Bora, F. Sayılan ve M. A. Gevrek, Çev.). İstanbul: İletişim Yayınları.

Lerner, G. (1979). The Majority Finds its Past: Placing Women in History. Oxford: Oxford University Press.

Öztan, E. (2016). Feminist Araştırmalar ve Yöntem. F. Saygılıgil (Der.), Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları içinde (s. 271-291). İstanbul: Dipnot Yayınları.

Scott Joan, W. (2013). Feminist Tarihin Peşinde (A. Günaydın, A. Sönmez ve F. Dinçer, Çev.). İstanbul: BGST Yayınları.

Toska, Z., Çakır, S., Demirdirek, A., Gençtürk, T., Kurç, S. ve Art, G. (Der.) (1994). Eski Harfli Türkçe Kadın Dergileri Bibliyografyası. İstanbul: Metis Yayınları.

Tuğ, B. (2016). Tarih ve Toplumsal Cinsiyet. F. Saygılıgil (Der.), Toplumsal Cinsiyet Tartışmaları içinde (s. 33-51). Ankara: Dipnot Yayınları.

 

[1] Türkiye’de açılan kurumlardan ikisi için bkz. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, http://kadineserleri.org/; İstanbul Kadın Müzesi http://www.istanbulkadinmuzesi.org/

 

 

Yayınlanma Tarihi: 14.06.2021

 

Leave a Reply