Fulden

Pornografinin hayatlarımız ve cinselliğimiz üzerindeki etkisi, yarım asırdan fazladır feminist tartışmanın önemli bir konusu. 1980’li yıllardan günümüze dek uzanan, pornografinin kadın düşmanı olduğu ve kadına yönelik şiddeti körüklediğini savunan pornografi karşıtı feministler (anti-porn feminists) ile pornografinin dönüştürücü potansiyelinin peşine düşen pornografi savunucusu feministlerin (pro-porn feminists) çatışması, kısaca “seks savaşları” olarak anılıyor.

Pornografi karşıtı feminizmin doğuşu 1970’lere rastlıyor. Daha sonra pornografi karşıtı feministler olarak anılacak olan radikal feministler, 1968’te zirvesini yaşayan Cinsel Devrim (Sexual Revolution) hareketinin, cinselliğin özgürleşmesi kisvesi altında erkeklerin çıkarlarını korunduğu ve erkeklerin kadınlar üzerindeki tahakkümü normalleştirildiği düşüncesiyle, Pornografiye Karşı Kadınlar (Women Against Pornography-kısaca WAP) adıyla örgütlenmeye başlıyor (Ryberg, 2015). Ancak seks savaşlarının resmen ortaya çıkışı, 1982 yılında New York’taki Barnard Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen “Towards a Politics of Sexuality” (Cinselliğin Politikasına Doğru) başlıklı konferansa dayanıyor. Konferans, pornografi karşıtı feminist hareketin giderek etkisini artırdığı bir ortamda “pornografi ve şiddet ilişkisine odaklanan tartışmaların ötesine geçerek üreme dışı bir cinselliği keşfetmek amacıyla”[1] düzenleniyor. Anti-feminist bir cinselliği teşvik etmekle itham edilen konferansın iptali için WAP pek çok girişimde bulunuyor (Ryberg, 2015). Örneğin konferans günü üniversitenin önünde toplanan WAP üyeleri, ön yüzünde “For a feminist sexuality” (Feminist bir cinsellik için) arka yüzünde “Against S/M” (Sado mazoya karşı) yazan tişörtler giyiyor, konferansta dağıtılması planlanan günlüklerin bir kısmına el koyuyor. Ancak tüm çabalara rağmen konferans gerçekleşiyor ve birbiriyle çatışan kamplar iyice şekillenerek seks savaşlarını resmen başlatmış oluyor  (Heather, 2011).

Pornografi karşıtı feminizmin en önemli savı, Robin Morgan’ın öne sürdüğü üzere “pornografinin teori, tecavüzün pratik” olması (1980: 139). Morgan gibi Andrea Dworkin’den Catharine MacKinnon’a, Susan Griffin’den Susan Kappeler’e pek çok pornografi karşıtı feminist, temel olarak pornografinin patriyarkayı güçlendirdiğini iddia ediyor (McNair, 2014). Dworkin (2000), pornografinin erkeği dominant, kadını ise tümüyle erkeğe boyun eğen bir pozisyonda, bir nesne gibi ve insanlık dışı bir biçimde resmettiğini söylüyor. Dworkin’e göre pornografide kadınların sistematik bir biçimde şiddete uğrarken temsil edilmesi cinsel şiddeti normalleştiriyor; ayrıca pornografide sıklıkla karşılaşılan kadınların domine edilme isteği senaryosu, kadın cinselliğinin doğasında dominasyona boyun eğmenin yer aldığı izlenimini veriyor (Dworkin, 2000; Kurylo, 2017). Pornografi karşıtı feminizmin bir diğer bilinen siması Catharine MacKinnon (1993), pornografide kadınların suistimal edildiğini ve erkeğe itaat ettiğini görenlerin zamanla buna şartlandığını söylüyor. Dolayısıyla pornografi izleyenler bu istismar ve şiddeti göre göre, kendi cinselliğinden de aynı şeyi bekliyor. Pornografi karşıtı feministlerin derdi, pornografide temsil edilen cinsellik ile sınırlı değil. Zira porno üretiminin bizzat kendisinin de bir tecavüz olduğunu savunuyorlar. Bu savununun arkasında ise, hiçbir kadının kendi isteğiyle pornografide yer almayacağı, dolayısıyla pornoda zorla rol alacağı fikri yatıyor (Morgan, 1980). Pornografinin hem temsiline hem de üretimine karşı duran pornografi karşıtı feministler yalnızca ahlaki bir konum önermekle kalmıyor, bizatihi pornografinin yasaklanmasını talep ediyor (Ryberg, 2015).

Savaşın karşı tarafı, diğerine kıyasla daha heterojen bir grup ve daha çeşitli görüşlere sahip. Bu yüzden, pornografi karşıtı feministlere getirdikleri eleştiriler bakımından farklı farklı adlandırılıyorlar. Tüm farklılıklarına karşın, pornografiden taraf olan feministlerin itirazları şu üç başlıkta incelenebilir: Pornografinin anlamı, pornografi sansürünün sonuçları ve kadın cinselliğinin doğası.

 Pornografi çalışmalarının önde gelen ismi Linda Williams (1999), pornografinin hazza ulaşma aracı değil, hazzın bilgisine ulaşma aracı olduğunu söylüyor. Williams, tıpkı Micheal Foucault’nun kavramsallaştırdığı gibi hazzın bilgisinin (knowledge of pleasure), cinselliği dönüştürdüğünü de öne sürüyor. Bir başka deyişle pornografi cinselliğin neye benzediğini resmederek, cinselliğin aslında ne olduğunu, cinselliğin hakikatini de belirleme gücüne sahiptir diyor (Kurylo, 2017). Esasında savaşın iki tarafı da pornografinin anlamını benzer bir yerden inşa ediyor, ancak bu anlamın dönüştürücü potansiyelinde birbirlerinden ayrılıyorlar. 1980’lerde gelişmeye başlayan, özellikle de yukarıda bahsedilen konferanstan sonra palazlanan lezbiyen, dyke porno gibi kadınların ürettiği ve tükettiği ana akıma alternatif porno janraları kadın cinselliğinin daha çeşitli tasvirlerini sunuyor, ana akım medyada benzerine sık rastlanmayan cinsiyet kimliği ifadelerine, seks oyuncağı kullanımına, BDSM pratiklerine yer veriyordu (Lipton, 2012; Ryberg, 2015). Ana akım pornodan aşina olunan hazzın bilgisini değiştirip çeşitlendiren, dolayısıyla da cinselliğin anlamını dönüştürme potansiyeline sahip alternatif porno örnekleri, cinsel özgürleşmenin bir vesilesi olarak kutlanıyordu. Hatta 2000’li yıllara gelindiğinde medya teorisyeni Brian McNair (2002) bu olguyu “arzunun demokratikleşmesi” olarak kavramsallaştıracak, pornografi yaygınlaştıkça ve temsil edilen cinsellik, cinsel yönelimler ya da kimlikler çeşitlendikçe cinsel özgürlüğün de arttığını öne sürecekti.

Pornografi yanlısı Ellen Willis, Gayle Rubin ve Carole Vance gibi feministler, cinsellik ifadelerinin sansürlenmesinin cinsel özgürlüğün ve ifade özgürlüğünün kendisini tehdit edeceğini, bundan da en zararlı çıkanların kadınlar, geyler ve cinsel azınlıklar olacağını savunuyor (Lipton, 2012). Meseleyi bir adım öteye taşıyan Gayle Rubin (1991), pornografinin yasaklanmasının hiyerarşik ve ahlaki bir cinsellik dayatacağını, ‘iyi’ ve ‘kötü’ cinsellik kategorilerinin oluşacağını, böylece heteroseksüel, tek eşli ve yumuşak bir cinsellik makbul kılınırken, normatif cinsellik algısından ufak bir sapma gösteren cinselliklerin kötü kategorisine ait olacağını söylüyor.

Mevzubahis savaş, pek çoklarına göre Batı dünyasının pornografiye yaklaşımını belirleyen en önemli mihenk taşı (McNair, 2014; Ryberg, 2015). Pornografi üretimi ve dağıtımı 80’lerden bu yana büyük bir dönüşüm geçirmiş olsa da, savaşın iki kampının söyledikleri bugünün pornografiye ilişkin tartışmalarını belirleme gücüne sahip. Seks savaşları yalnızca pornografiye yaklaşımımızı şekillendirmekle kalmıyor, aynı zamanda farklılaşan feminist hareketlerin kendi sınırlarını çizmesinde bir referans olarak da öne çıkıyor.

 

Referanslar

Dworkin, A. (2000). Pornography and grief. D. Cornell (Ed.), Feminism and Pornography içinde (s. 39-44). Oxford: Oxford University Press.                                      Heather, L. (2011). Diary of a conference on sexuality, 1982. GLQ: A Journal of Lesbian and Gay Studies, 17(1), 49-51. doi:10.1215/10642684-2010-016. S2CID 142669394.

Kurylo, B. (2017). Pornography and power in Michel Foucault’s thought. Journal Of Political Power, 10(1), 71-84. doi:10.1080/2158379x.2017.1284157.

Lipton, S. (2012). Trouble ahead: Pleasure, possibility and the future of queer porn. New Cinemas: Journal Of Contemporary Film, 10(2), 197-207. doi:10.1386/ncin.10.2-3.197_1.

MacKinnon, C. A. (1993). Only Words. Cambridge (Mass.): Harvard University Press.

McNair, B. (2002). Striptease Culture: Sex, Media and the Democratization of Desire. London: Routledge.

McNair, B. (2014). Rethinking the effects paradigm in porn studies. Porn Studies, 1(1-2), 161-171. doi:10.1080/23268743.2013.870306.

Morgan, R. (1980). Theory and practice: Pornography and rape. L. Lederer (Ed.), Take Back the Night: Women on Pornography içinde (s. 134-140). New York: William Morrow & Co.

Rubin, G. (1991). Thinking sex: Notes for a radical theory of the politics of sexuality. R. Parker ve P. Aggleton (Ed.), Culture, Society and Sexuality: A Reader içinde (s. 143-178). London: UCL Press.

Ryberg, I. (2015). The ethics of shared embodiment in queer, feminist and lesbian pornography. Studies In European Cinema, 12(3), 261-274. doi:10.1080/17411548.2015.1094946.

Schauer, T. (2005). Women’s porno: The heterosexual female gaze in porn sites “for women”. Sexuality and Culture, 9(2), 42-64. doi:10.1007/s12119-005-1007-8.

Williams, L. (1999). Hard Core Power, Pleasure, and the “Frenzy of the Visible”. London: University of California Press.

 

[1] https://en.wikipedia.org/wiki/1982_Barnard_Conference_on_Sexuality#cite_note-Gould_1997-2

 

 

Yayınlanma Tarihi: 08.09.2023

Leave a Reply