Rosa Kadın Derneği

Rosa Kadın Derneği olarak 2018 yılı Kasım ayında çıktık yola. 2016 yılında başlayan kayyum süreci ile beraber Kürt illerinde kadına yönelik şiddetle mücadele alanında oluşturulan boşluğu doldurmayı tarihsel görevimiz olarak bildik. Bu nedenle derneğin kuruluş süreci ve koşulları kadınlar açısından meşakkatli bir döneme denk geldi diyebiliriz.

Bu dönemde gelişen kayyum politikaları, siyasi iktidarın tahakkümcü zihniyetinden azade olmadığı gibi,  bu politikalar ile başlatılan sürecin ilk yöneldiği alanın eş başkanlık sistemi, kadın odaklı yerel yöneticilik, kadın çalışmaları ve şiddetle mücadele alanı olması tesadüfi değildi.  Söz konusu politikalar ile kayyum atanan her il ve ilçede kadın danışmanlık merkezlerinin kapatılması ya da içinin boşaltılması ile şiddet mağduru kadınların başvurabilecekleri veya desteklenebilecekleri devlet dışındaki tüm mekanizmalar son bulmuştu. Resmi kurumların şiddetle mücadelede etkinliği olmaması sebebiyle, ilk günden bu yana birçok şiddet mağduru veya şiddet tehdidi altında olan kadının adresi haline gelmemiz kaçınılmaz oldu.

Kuruluş motivasyonumuz alanda yaratılan boşluğun doldurulması olmakla birlikte, tarihe not düşen kadınlardan Clara Zetkin ile birlikte, Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmesinin mimarlarından olan Rosa Luxemburg’un adıyla yola çıkmış olmanın gururunu ve sorumluluğunu taşıyoruz.

İlk günden bu yana kadınlarla şiddeti ve sonuçlarını bertaraf etmek adına birlikte yol yürüdük, hâlâ da yürüyoruz. Geliştirdiğimiz gönüllü ağlarıyla başvuran kadınlara hukuki, psikolojik destek sunmak, can güvenliği riski halinde sığınaklara yönlendirmek, adli makamlara yansıyan kadın cinayeti ve diğer şiddet suçlarının yargılama takiplerini yapmak hâlâ en temel çalışma alanımız. Şiddetle mücadele mekanizmalarının etkin işletilmesi için yerel ve ulusal,  idari, adli tüm ilgili kurum ve kuruluşlara sorumluluklarını hatırlatmayı ise kendimize görev biliyoruz.

Ayrımcılığa karşı olmak, her türlü şiddetle mücadele etmek, eşitliği savunmak, barışı savunmak, demokratik, ekolojik bir toplum için mücadele etmek ise dayandığımız temel ilkelerimizdir.

Kurulduğumuz tarihlerde hem ülke genelinde hem de Diyarbakır yerelinde hız kesmeyen kadın cinayetleri temel gündemlerimizden oldu. Kent genelinde tüm kadınlarla birlikte cinayetlere kaşı tepkimizi “JİN JİYANE JİYANE NEKUJE (KADIN YAŞAMDIR, YAŞAMI KATLETME)” şiarı ile mor-siyah eylemi yaparak örgütledik ve ortaklaştırdık. Bu eylem sessiz, ama bir o kadar etkiliydi. Çünkü bir gün boyunca Diyarbakır genelinde tüm belediye binalarına, işyerlerine, otobüs, dolmuş ve taksilere, özel araçlara, evlerin balkon ve camlarına mor ve siyahlar asıldı, insanlar eline veya boynuna doladığı mor ve siyah şallarla günlük yaşamını sürdürdü ve bu sayede kadın cinayetlerine karşı olmak adına farkındalık yaratıldı.

Bunun yanında kent genelinde organize ettiğimiz ve birçok kadına sesimizi duyurabildiğimiz büyük yürüyüşler ile OHAL’in yarattığı baskı ve korku ortamına rağmen kadınlar olarak sokakları terk etmeyeceğimizin mesajını verdik. Yine örgütlenerek birlikte yürümenin en kritik mücadele yöntemi olduğu, en çok bu dönemde karşımıza çıktı. Kadın politikalarına dair yerelde söz ve eylem üreten Dicle Amed Kadın Platformu’nun hızlıca bileşeni olduk. Platform bileşenleri olarak kadın kazanımlarına saldırı olarak tanımladığımız her durumda ortak hareket ettik. İstanbul Sözleşmesi’nin fesih girişimi başta olmak üzere nafaka tartışmaları, erken yaşta evliliği düzenlemeye ilişkin girişimler, Medeni Kanun’da yapılmak istenen eril kökenli düzenlemeler ve eril iktidarın dokunduğu tüm kadın gündemlerinde sözümüzü söyledik. Eylem, basın toplantısı, miting, kampanya, insan zinciri oluşturma gibi kamuoyu oluşturmaya yönelik etkinlikleri düzenlemenin yanında, 8 Mart ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü planlamalarında ortaklaşmak ise hepimize güç verdi, hâlâ da veriyor.[1]

Kadın örgütlülüğünün kayyumlar eliyle yok edilmesi ile şiddetle mücadelenin kesintiye uğraması, yeniden örgütlenmemizi hayati hale getirdi. Diyarbakır yerelinde bu örgütlülüğü sağlamak için, şiddet mağduru kadınların temas edebileceği bir alanın oluşturulması ve ihtiyaca dönük en hızlı yönlendirmeyi yapılabilmesi amacıyla tüm kadın ve LGBTİ+  yapılarıyla bir araya geldik. Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı adıyla oluşturduğumuz örgütlülük, 7 Mart 2019’da kuruluşunu deklere ederek hızlıca çalışmalarına başladı.  O tarihten bu yana kentin şiddet çetelesini tutmak, şiddetin kaynağına dair tespitlerimizi yapmak ve şiddetle mücadelede çözüm önerilerimizi sunmak adına birçok rapor yayımladık.[2] Bunun yanında kadın cinayetleri ve şiddet vakalarına ilişkin tepkimizi ortaklaştırarak yürüyüşler, çalıştaylar, tartışmalar yürüttüğümüz özgün kadın buluşmaları organize ettik.

Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde, kadınların demokratik, eşitlikçi ve barışçı bir toplum düzeninin kurulması ve korunması sürecine özgür bireyler ve eşit yurttaşlar olarak etkin ve yaygın katılımı temel esaslarımızdan olmuştur. Bu motivasyonla yereldeki diğer tüm STK’lar, meslek odaları, siyasi partiler ile bağ ve iletişim kurarak kadın özgürlük hareketinin, sivil toplumun ve dolayısıyla demokrasinin gelişmesini sağlamak üzere çalışmalara dahil olduk.  Yine kısa süre içerisinde Türkiye genelinde çalışan pek çok tüm kadın yapısıyla (EŞİK, KOALİSYON, Kadınlar Birlikte Güçlü, Sığınaklar Kurultayı gibi) buluştuk ve bir kişi daha eksilmemek adına birlikte yürüdüğümüz yolda yerimizi alarak ortak sözümüzü güçlendirdik.

Uluslararası kuruluşlar ile ilişkilenerek ve ortak çalışmalarda bulunarak bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde insan hakları, kadın hakları, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği hakları, çocuk hakları ve doğa ve kültürel haklar konusunda çalışan diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliğini güçlendirmeyi esas aldık.

Pandemi sürecinde telefon hatlarımız üzerinden şiddet başvuruları almaya devam ettik.  Şiddetle ilgili başvurularınız için 05524668621 numaralı telefon hattımızı kullanabilirsiniz. Ayrıca pandemi sürecinde kadın emeğini görünür kılmayı amaçlayan anket çalışmaları ile pandeminin toplumsal rolleri nasıl etkilediğine ve temizlik işçisi kadınların yaşamında yarattığı ekonomik etkiye dair tespitlerimizi raporladık. Yine pandeminin etkisiyle cezaevlerinde kadın tutsakların maruz kaldığı hak ihlallerine ilişkin sosyal medyada etkin olacak çalışmalar organize ettik.

Yerel düzeyde kültür ve sanat etkinlikleri  (film festivalleri, sergi, konser, söyleşi, imza günü, panel vb.) gerçekleştirmeyi hep önemsedik ve tüm bu faaliyetler hepimizi güçlendiren çalışmalara dönüşmenin yanında yaşamımızı kuşatan şiddet döngüsünü kıran çentikler oldu.  Zira kadının her alanda görünür kılınmasını sağlamak bir yana, kültürün asıl yaratıcısı ve taşıyıcısı olması üzerinden üstlendiğimiz tarihsel misyonun bilinci ile hareket ettik.

Şiddetin temeli olarak tanımladığımız toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi, esas hedefimiz ve çalışma alanımız olarak yerini koruyor. Buna dair mahallelerde, işyerlerinde sokaklarda, evlerde kadınlarla buluşmaya devam ediyoruz.

Yazılı ve görsel medyayı kullanarak kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele etmek ve duyarlılık oluşturmak, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda toplumda duyarlılık ve farkındalık yaratmak için faaliyetler ortaya koyduk.

Çalışma alanımızı ve hedef kitlemizi dolaylı ya da doğrudan ilgilendiren konularda komisyonlar ve çalışma grupları oluşturduk. Bunlar arasında şiddetle mücadele komisyonu, hukuk komisyonu, diplomasi komisyonu, proje komisyonu, basın komisyonu, izleme ve raporlama komisyonu, gönüllü ağını güçlendirme ve kapasite güçlendirme grupları yer almaktadır.

Şiddetin yapısallaştığı, sistematikleştiği ve ayrımcılıkla birleştiği özel gündemlerimiz ise özellikle Kürt kadını olarak maruz kaldığımız özel savaş politikalarına dair oldu. Cezasızlık korumasından en çok nasiplenen ve kadını hedef alarak bölgede sessiz sedasız yürütülen etnik köken eksenli şiddeti, istismarı, suçları ve cinayetleri ifşa etmek ve bunlarla mücadele etmek, erkek-devlet sistemin bizi mücadeleye zorladığı ekstra yük.

Çalışmalarımızı yürütürken referans aldığımız ideolojimizin kadın kurtuluş ve özgürlük ideolojisi olması sayesinde, her gün, her an yeniden anladık ki kendimizi savunmak, aslında yaşamı savunmak, doğayı savunmak, çocuğu savunmak, toplumsal adalet sistemini savunmak ve yaşamımıza değen tahakkümcü erilliğe her alanda karşı durmaktır. Ve yine bu sayede biliyoruz ki her anımızda şiddetsiz, eşitlikçi bir yaşamı kurmayı ve her alanda özgürlüğü edinmeyi amaç edinmiş her direniş, eylem ve mücadelemiz özsavunmamızdır.

Tüm bunları yaparken ise mevcut iktidarın hedefi haline geldik ve başkan ve kurucu üyelerimiz, yöneticilerimiz başta olmak üzere yüzlerce üyemiz gözaltılar, tutuklamalar, ev hapisleri, yurt dışı çıkış yasakları, imza yükümlülükleri, yargılamalar, mahkumiyetler ile yargı eliyle taciz edildi; baskılanmaya, sindirilmeye çalışıldı. Bunun yanında dernek binamızın defalarca aranması sonucu resmi evraklarımıza el konularak, banka hesaplarımız bloke edilerek, idari soruşturmalara tabi tutularak çalışamaz hale getirilmek istendik. Elbette adli ve idari tacizlere maruz kalmanın nedeni olarak kadın özgürlüğü ve eşitliğini savunmanın payı büyük, ancak eril devlet yapısının kadın düşmanlığını ifşa etmiş olmak belki de verdiğimiz en büyük rahatsızlık idi. Buna karşı kadınlar ve demokratik, sivil tüm yapılar ile gelişen dayanışmamız ise mücadeleyi sürdürmek ve bir adım dahi olsun geri adım atmamak için en büyük motivasyonumuz oldu, olmaya da devam ediyor.

Kadın özgürlük mücadelemizden vazgeçmiyoruz, çünkü toplumsal barışın kadın ile barışmaktan geçtiğini biliyoruz. Barışı savunmak adına gerçekleştirdiğimiz tüm eylem etkinlikler hâlâ yargılama konusu olmasına rağmen şiddetin, ayrımcılığın, yok sayılmanın, kırımdan geçirilmenin bin yıllara dayanan bir sistem sorunu olduğunun farkındayız ve biz kadınlar bu sistem içerisinde yer almayacağız diyoruz.

Siz de Rosa Kadın Derneği’ne info@rosakadindernegi.org adresinden ulaşabilir, Derneğimizin sosyal medya hesaplarından bizi takip edebilirsiniz:

https://www.facebook.com/rosakadin/-

https://twitter.com/rosakadinderne1/-  https://www.instagram.com/accounts/login/?next=/rosakadindernegi/

 

JİN JİYAN AZADİ!

 

 

[1] http://www.rosakadindernegi.com/index/kategori/etkinlikler

[2] http://www.rosakadindernegi.com/index/kategori/diyarbakir-siddet-agi

 

 

Yayınlanma Tarihi: 07.11.2022

Leave a Reply