Ceren Akçabay

Sözlük anlamı geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü olan nafaka, hukukta “maddi anlamda zorluğa ve yoksulluğa düşecek bir kişinin kendisi ya da çocuklarının geçimi için yakınlarından dava yoluyla talep ettiği para” olarak tanımlanmaktadır. Hukuk düzenlemeleri içinde nafakaya yer verilmesinin amacı, aile bireylerinin özellikle kadın ve çocukların barınma, beslenme, giyinme, sağlık, eğitim, ulaşım ve diğer sosyal gereksinimlerinin karşılanması, maddi ve manevi kişiliklerinin geliştirilmesidir. (Akıntürk, 2016: 302)

Kamuoyunun ve feminist hareketin gündeminde nafaka, yoksulluk nafakası ile eş anlamlı olarak ele alınsa da medeni hukukta nafakanın farklı türleri mevcut. Yoksulluk nafakası, boşanma sırasında verilen tedbir nafakası ve çocuklar için verilen iştirak nafakası gibi bakım nafakasının bir türüdür. Evlilikteki taraflardan biri boşanmayla birlikte yoksullaştığında geçimini sağlayabilmek için diğer taraftan mali gücü oranında, süresiz olarak nafaka isteyebilir (Türk Medeni Kanunu [TMK], m. 175).

Nafaka tartışması olarak anılan ve esas olarak yoksulluk nafakasının süresiz talep edilebilmesine yönelik hukuki düzenlemenin yürürlükten kaldırılması talebiyle başlayan tartışma, uzun bir geçmişe sahip olmadığı gibi hukuki olmaktan çok politik içeriktedir. Türkiye’de yoksulluk nafakası uygulaması, 1926 yılında Medeni Kanunun yürürlüğe girmesi ile başlamış, yoksulluk nafakası düzenlemesi hukuk alımının yapıldığı İsviçre’den farklı olarak bir yıl süreyle sınırlandırılmış, ancak uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle 1988 yılında yapılan değişiklikle süresiz hale getirilmiştir (Eski Medeni Kanun, m. 144). Anayasa Mahkemesi 2012 yılında yoksulluk nafakasını “evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün devamı” olarak nitelendirerek nafakanın süresiz talep edilebilmesini Anayasaya uygun bulmuş ve hukuki açıdan nafaka tartışmasını başlamadan bitirmiştir (Anayasa Mahkemesi Kararı, 2012). Ancak 2016 yılında TBMM’de boşanma olaylarının araştırılması için kurulan Boşanma Komisyonu’nun[1] yayınladığı raporda ailenin güçlendirilmesinin önünde duran ve “orantısız bir ceza” haline geldiği belirtilen yoksulluk nafakasının süre ile sınırlandırılması önermesiyle konu kamuoyunun gündemine girmiştir. Siyasi iktidar, asıl olarak aileyi korumak ve boşanmayı zorlaştırmak istemektedir. Bu politikayı güçlendirmek için yoksulluk nafakasını “ömür boyu nafaka” olarak adlandırmış ve yoksulluk nafakasına süre sınırı getirilmeye çalışmıştır. Ancak bu düzenleme önerisine kadın örgütlerinin cevabı kesin ve çarpıcı olmuştur.

“Nafaka Hakkıma Dokunma” başlığı altında imza kampanyası düzenleyen aralarında Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ), Filmmor Kadın Kooperatifi, Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), Kadınlara Hukuk Destek Merkez Derneği (KAHDEM) ve Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gibi kadın örgütleri nafaka hakkına dokunulmaması çağrısında bulunmuştur. Söz konusu imza metninde yoksulluk nafakası hakkında kamuoyuna aksettirilen bilgilerin yanıltıcı olduğu; mevcut düzenlemede yoksulluk nafakasının süresiz olmadığı, nafaka ödeyen kişinin koşullarının değişmesi halinde nafakanın kesilmesini talep edebildiği, mahkemeler tarafından uygun bulunan nafakaların da yoksulluğu giderecek bir miktarda olmadığı belirtilmiştir. Kadın örgütlerine göre, ev içinde ücretsiz emek sarf ettikleri için çalışma hayatına katılamayan kadınların nafaka hakkına sınırlama getirmek, Türkiye’de giderek artan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirecek, kadınlara yönelik şiddeti artıracak ve kadınların boşanma kararı almalarını zorlaştırarak büyük hak ihlallerine neden olacaktır. Aynı açıklamada, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin göz ardı edilmesinin kaygı ile karşılandığı belirtilmiş ve devletin görevinin toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten sosyal politikalar üretmek; ücretsiz ve kaliteli bakım hizmetleri sağlamak ve kadınlara yönelik kaliteli eğitim ve iş fırsatları yaratmak olduğu vurgulanmıştır.[2] Diğer yandan, sırasıyla Ankara, İzmir ve İstanbul Baroları da yaptıkları çalışmalar ile yoksulluk nafakası konusunda yapılan tartışmaya katılmıştır. Üç büyük baro yaptıkları çalıştaylarda ve basın açıklamalarında yoksulluk nafakasının süreli hale getirilmesine karşı olduklarını belirterek, bu konuda sürdürülen çalışmalardan kaygı duyduklarını ifade etmiştir.[3]

Kadın örgütlerinin ve baroların belirttiği gibi, siyasi iktidarın dünyadaki muhafazakar, neoliberal görüşlerle uyumlu olarak izlediği ailenin korunması politikasının bir uzantısı olan yoksulluk nafakasının süreli hale getirilmesi çabası, tekil mağduriyet iddialarıyla gerekçelendirilmiş; başka herhangi bir veriye dayandırılmamıştır. Kadın örgütleri, tekil mağduriyet iddialarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı gerçek problemlerin üzerini örtmesine izin vermemek için veri eksikliğini gidermeye yönelik çalışmalarda da bulunmuştur. Kadın Dayanışma Vakfının 2019 yılında ilgili dava dosyalarının incelenmesiyle gerçekleştirdiği “Yoksulluk Nafakası Araştırması” boşanmalardaki asıl sorunun kadına yönelik şiddet olgusu olduğunu; nafaka konusunda asıl sorunun ise mahkemeler tarafından hükmedilen meblağların azlığı ve bu meblağların dahi tahsil edilememesi olduğunu ortaya koymuştur. Erkeklerin bir ceza olarak görüp ödemekten kaçındıkları tek nafaka, yoksul eski eşlerine yönelik yükümlülükleri olan yoksulluk nafakaları değil, aynı zamanda bakımından sorumlu oldukları müşterek çocuklarının nafakalarıdır.[4] 2020 yılında Nafaka Hakkı Kadın Platformu için KONDA tarafından yapılan araştırma sonucu yayınlanan raporda, genel kanının aksine kamuoyunun boşanmayı normal karşıladığı ve yüzde 76 oranında yoksulluk nafakasını desteklediği ortaya konulmuştur.[5]

Yoksulluk nafakası tartışması kamuoyunda toplumsal gerçeklikten kopuk şekilde siyasal iktidarın aile politikası çerçevesindeki beklentileri ve dayatmalarıyla yürütülmeye çalışılsa da, örgütlü kadın mücadelesi düzenlediği kampanyalar ve yaptığı çalışmalarla Türkiye’nin taraf olduğu insan hakları düzenlemelerine aykırı ve kadınların kazanılmış haklarına büyük bir darbe indirecek bu girişime izin vermemiştir. Böylelikle kadın mücadelesi tekil mağduriyet örnekleri ile muhafazakar politikalar doğrultusunda kamuoyu yaratılmasına engel olarak, nafaka dahil olmak üzere aile konusunda dile getirilen sorunların tamamının temelinde mevcut cinsiyet eşitsizlikleri ve hiyerarşisinin yer aldığını bir kez daha ortaya koymuştur. Şüphesiz siyasi iktidarın nafaka konusunda attığı geri adım, kadınlar bakımından nihai bir zafer anlamına gelmemekte, ancak muhafazakar politikalara karşı kadınların örgütlü mücadelesinin başarı şansını göstermektedir.

 

Kaynakça

Akıntürk, T. ve Ateş, D. (2016). Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, Cilt II (19. Basım). Beta: İstanbul.

17.02.1926 tarih ve 743 sayılı Eski Medeni Kanun.

22.11.2001 tarih ve 4721 sayılı Medeni Kanun.

Anayasa Mahkemesi Kararı, E. 2011/136, K. 2012/72, T.17.5.2012.

 

[1] Komisyonun tam adı “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu”dur; bkz. https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem26/yil01/ss399.pdf, (Erişim Tarihi 11.05.2020).

[2] “KADINLARIN NAFAKA HAKKINA DOKUNMAYIN !” başlıklı ve 09.10.2018 tarihli basın açıklaması için bkz. http://www.kahdem.org.tr/?p=337 (Erişim Tarihi: 11.05.2020)

[3] İstanbul Barosunun 14 Mayıs 2019 tarihli ve “Yoksulluk Nafakasında Yeni Bir Yasal Düzenlemeye İhtiyaç Yoktur” başlıklı basın açıklaması için bkz. https://www.istanbulbarosu.org.tr/HaberDetay.aspx?ID=14590&Desc=Yoksulluk-Nafakasında-Yeni-Bir-Yasal-Düzenlemeye-İhtiyaç-Yoktur; 12 Ocak 2019 tarihli Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi “Tüm Yönleriyle Nafaka Çalıştayı” sonuç bildirgesi için bkz. http://www.ankarabarosu.org.tr/HaberDuyuru.aspx?DUYURU&=2361; 23 Şubat 2019 tarihli İzmir Barosu Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi Nafaka Çalıştayı Sonuç Bildirgesi için bkz.  https://www.izmirbarosu.org.tr/HaberDetay/1484/nafaka-calistayi-sonuc-bildirgesi (Erişim Tarihi: 11.05.2020)

[4] Yoksulluk Nafakası Araştırması (Sosyo-hukuki bir İnceleme) (2019), bkz. http://kadinlaricinhukuk.org/wp-content/uploads/2019/12/Yoksulluk-Nafakası-Raporu.pdf  (Erişim Tarihi: 11.05.2020).

[5] KONDA Yoksulluk Nafakası Dosyası, 2020, bkz. https://konda.com.tr/wp-content/uploads/2020/03/Konda_Nafaka_Dosyasi_Final.pdf (Erişim Tarihi: 11.05.2020).

 

 

Yayınlanma Tarihi: 05.01.2021

 

Leave a Reply