Elif Ege

İstanbul Sözleşmesi’nin öncülü uluslararası belge ve mekanizmalardan Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW), BM düzeyindeki temel insan hakları sözleşmelerinden biri. “Uluslararası Kadın Hakları Bildirgesi” olarak da anılır. Sözleşme, 1979 yılında BM Genel Kurulu’nda kabul edildi, 1981′de 20 ülkenin onaylaması ile yürürlüğe girdi. 2022 yılı itibariyle 189 devlet tarafından onaylanmıştır.

Türkiye, CEDAW’ı 1985 yılında imzaladı. Ancak sözleşmenin imzalanmasına rağmen yasalarda herhangi bir değişiklik yapılmaması nedeniyle, Şirin Tekeli’nin önerisiyle 7 Mart 1986’da Türkiye bağımsız feminist hareketinden kadınlar ilk kamusal eylemlerinden biri olan “CEDAW Uygulansın”[1] imza kampanyasını yaptılar. Medeni Kanun ve kadınların çalışma hakları alanlarında CEDAW ile uyumlu biçimde eşitliği sağlamaya yönelik yasal ve uygulama düzeyinde değişiklikler yapılması talebinde bulundular. Bunu yaparken, feminist hareketin kadınlar arasındaki bilinirliğini arttırdılar; bağımsız feminist hareketin toplumda meşru bir hareket olarak ortaya çıkmasını sağladılar.

Sözleşmenin yazılması da, dünyanın birçok yerinden, özellikle Küresel Güney ülkelerinden kadınların ve siyah kadınların emeği ile mümkün olmuştur. CEDAW’ın yazılmasının geçmişi 1946 yılında BM Kadının Statüsü Komisyonu’nun (KSK) kurulmasına kadar gider. KSK, 1950’lerden itibaren daha çok tartışılmaya başlanan kadınların siyasal, sosyal ve ekonomik haklarına yönelik hazırlanan sözleşmelerin yazımında tavsiyelerde bulunur.[2] CEDAW’ın temelleri de bu sözleşmelere ve BM bünyesinde yazılmış olan diğer sözleşmelere dayanır. İkinci dalga feminist hareketin güçlenmesi ile kadınların yaşadıkları ayrımcılık ve eşitsizlikler uluslararası alanda daha görünür hale getirilir. Kadınların bulundukları her yerden yürüttükleri baskıyla 1965-67 arasında KSK’da bir bildiri haline getirilen CEDAW, 1979’da kabul edilir.

Sözleşme kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın önlenmesini, ortadan kaldırılmasını, cinsiyetler arası eşitliği sağlamayı ve kadınların güçlendirilmesini hedefler. Yapısal olarak yerleşmiş eşitsizliklerle mücadele ederken kağıt üzerinde eşitliği değil, gerçek eşitliği kurmayı öngörür. Burada kastedilen, taraf olan devletlerin sadece yasalar önündeki eşitliği sağlamakla sınırlı kalmayıp hem doğrudan hem de dolaylı olarak kadınlara yönelik ayrımcılığı yaratan ve pekiştiren sistemsel uygulamalarla mücadele edecek araçlar oluşturulması yükümlülüğüdür. Sözleşme, geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri gibi kültürel addedilen faktörlerin dönüştürülmesi sorumluluğunu da üstlenir. Hem özel hem de kamusal alanda gerçekleşen ayrımcılık ve şiddeti ele alır.

Sözleşme 30 maddeden oluşur. İlk 5 madde Sözleşme’nin uygulanması için yasal bir çerçeve sağlama konusundaki genel yükümlülükleri sıralar. Bunu yaparken gerçek eşitliğe ulaşmakta engel yaratabilecek sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel bütün bağlamlarda dönüşümün gerekli olduğuna dair yükümlülükleri içerir. 6-16. maddeler arasında, Sözleşme kapsamında kadınların eşit haklara sahip oldukları alanlar (siyasete katılım, vatandaşlık, eğitim, ekonomik hayata katılım, sağlık gibi) somut olarak ortaya konur ve ayrıca çatışma ortamlarında kadınlar, kırsalda yaşayan kadınlar, engelli kadınlar, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğrayan kadın ve LGBTİ+’lar gibi farklı grupları da kapsar. 17-23. maddeler arasında, CEDAW Komitesinin seçilmesi, taraf devletlerin sunması gereken raporlar ve izleme sürecine dair diğer prosedürler ele alınır.  23. Maddeden 30. maddeye kadar olan bölümde ise Sözleşme’nin yorumlanması ve uygulanmasına dair yükümlülükler dile getirilir.

Sözleşme metni temeli oluştursa da yıllar içinde yayınlanan “Genel Tavsiye Kararları” ile Sözleşme’nin içeriği ve kapsamı güncellendi ve geliştirildi. Bunlardan en önemlisi kadına yönelik şiddet alanında oldu. Sözleşme metninde kadına yönelik şiddet ele alınmamıştı. Erkek şiddetinin politikleştirilmesi için feministlerin yürüttüğü mücadele sonucunda uluslararası alanda edinilen kazanımlarla CEDAW Komitesi tarafından da yıllar içinde Genel Tavsiye Kararları çıkarılarak bu konu ele alındı. Komite tarafından 1989 yılında çıkarılan 12 numaralı tavsiye kararı ve 1992 yılında yayınlanan daha kapsamlı bir metin olan 19 numaralı tavsiye kararı ile “kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet” ifadesi sözleşmenin kapsamına alındı. En son 2017 yılında yayınlanan 35 numaralı genel tavsiye kararı ile doğurganlık hakları, cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına erişimin engellenmesi kadına yönelik şiddetin türleri olarak ele alınır. Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin, kimi koşullarda işkence kabul edilmesine, bunu tespit edebilmek için toplumsal cinsiyet hassasiyetli bir yaklaşımın oluşturulmasına dair tavsiye içerir.

CEDAW’ı imzalamak, devletleri gelişmelere dair raporlama yapmak ve 5 yılda bir yapılan izleme süreçlerine katılmakla yükümlü kılar. CEDAW İhtiyari Ek Protokolü’nü[3]  kabul eden taraf devletler için buna, bireysel başvuru ve taraf devletin izniyle Komiteye verilen inceleme yapma yetkisi de eklenir. İzleme sürecinde öncelikle yapılan ön oturumda Komite, ülkelerin sivil toplum örgütlerinden gelen raporları da ele alarak, bir “Soru/Konu Listesi” hazırlar; bu sorulara devletler isterlerse yazılı olarak yanıt verebilirler. Daha sonra “Yapıcı Diyalog” diye ifade edilen izleme toplantısında, taraf devletten katılımcılar ve Komite üyeleri bir araya gelir. Komite üyeleri taraf devletlere karşı eleştirel ama aynı zamanda diplomatik bir yaklaşımda olurlar. Burada Komite üyeleri yine sivil toplum örgütlerinin raporları ve aktif katılımı ile edindikleri bilgilerle de birlikte taraf devlete sorular sorarlar; aldıkları yanıtlara göre yazdıkları “Ni̇hai̇ Görüşler”i yazılı olarak açıklarlar.

CEDAW Komitesi alanında uzman 23 kişiden oluşur; devletlerin atadığı kişiler arasından 4 yılda bir seçimle oluşturulur. Komite üyeleri devletler tarafından atansalar da bağımsız değerlendirme yapmaları beklenir. Tabii yine de bu bakımdan uygulamada komite üyeleri arasında bir farktan söz edilebilir. Alana daha yakın olan, sivil toplum ile ilişkisi daha sıkı, feminist kadın komite üyeleri olduğu gibi devlet görevlisi olarak ifade edilebilecek, devletlere yönelik daha az eleştirel tutumlar sergileyen komite üyeleri de vardır. Fakat yine de Türkiye’nin izlemesinin yapıldığı son toplantıda da görüldüğü gibi, komite üyeleri izleme süreçlerinde “ortak cephe” görünümünde bir performans sergilerler.

Türkiye’de feministler CEDAW’ın onaylanmasından bu yana izleme ve raporlama süreçlerini aktif olarak takip ediyorlar. 1997’den önce devlet grubunun parçası olarak, sonrasında bağımsız sivil toplum grubu olarak izleme ve raporlama çalışmalarına katıldılar. O zamandan bu zamana alanda çalışan, şiddet başvurusu alan veya başka eşitsizlik ve ayrımcılıkla mücadele alanlarında çalışan kadınlar, LGBTİ+ ve feminist örgütler bir araya gelerek kadınlardan edindikleri bilgi ve deneyimleri ve tespit ettikleri sorunları gölge raporlara aktarırlar.[4] Gölge rapor yazım süreçlerinin açtığı bu ortaklaşa alanlarda, birbirleri ile çelişen/farklı/tartışmalı politik duruşları/kimlikleri/var oluşları etrafında müzakere ederler. Önceleri New York’ta, artık Cenevre’de gerçekleşen izleme toplantılarına katılarak gölge raporlarını sunarlar ve Komiteye aktarımda bulunurlar. Bu toplantıların ve rapor yazım süreçlerinin elit, hiyerarşik ve resmi yapısının getirdiği dil bariyeri, finansal kaynak sıkıntısı, izleme süreçlerine sivil toplumun sınırlı şekilde katılabilme kuralı gibi kısıtlamalarla mücadele ederken, CEDAW izleme süreçlerinin bilgisine ve deneyimine sahip Uluslararası Kadın Hakları İzleme-Asya Pasifik (IWRAW) gibi ulus aşırı feminist örgütlerden kadınlarla dayanışma kurarlar. Daha sonra Komitenin açıkladığı “Nihai Görüş”leri Türkiye’de yasaları ve uygulamaları kadınlar lehine değiştirmek, bu kanunların öğrenilmesini ve uygulanmasını sağlamak için kullanırlar. İroniktir ki kadınların bu etkileri ve güçleri “gölge” (rapor) tanımına sıkışarak anlamlandırılır ve ifade edilir. Oysa Medeni Kanun, Ceza Kanunu, 4320 sayılı Kanun gibi birçok temel kanunda yapılan değişikliklerde feministler, CEDAW’ı ve izleme süreçlerini etkili şekilde kullanarak bir yasal dönüşümü sağladılar. Ayrıca bu etkiyi yalnızca kanun değişiklikleri ile sınırlandırmamak da önemli. Çok daha gündelik ve yaygın bir düzeyde, örneğin şiddetten uzaklaşmak isteyen kadınlarla kurulan dayanışmanın temelinde de olan şiddet ve ayrımcılık ilişkisinin kurulması ve kadınlarla bu bilginin paylaşılarak karşılıklı güçlenmenin sağlanması da feministlerin bu sözleşmelerin bilinmesi, uygulanması ve yaygınlaşması için yürüttüğü mücadeleye örnektir. Türkiye’de bugün artık kadınların her türlü şiddete ve ayrımcılığa karşı direnci kırılamıyorsa bu feministlerin verdikleri ve vermeye devam ettikleri mücadele sayesinde.

 

Kaynakça

Akçabay C. (2020). Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetle Mücadele, Hukuk ve Feminist Mücadele. İnsan Hakları Okulu Çalışma Metinleri, No: 23. https://insanhaklariokulu.org/calisma-metinleri-no-23/#page-content

Ayata, G. ve Candaş A. (2019). Turkey (Chapter 10). M. Afkhami, Y. Ertürk ve A. E. Mayer (Ed.), Feminist Advocacy, Family Law And Violence Against Women: International Perspectives içinde (s. 178-197). London: Routledge.

Berktay, A. ve İlkkaracan, O. (2002). Women In Turkey Finally Gain Full Equality In Family: The New Civil Code In Turkey. Association For Middle East Women’s Studies, 1&2, 19-22.

Büyükgöze, S. (2020, 5 Ekim). İstanbul Sözleşmesi: Bir Feminist Mücadele Hikayesi. İstanbul: Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği. https://tr.boell.org/tr/2020/10/05/istanbul-sozlesmesi-bir-feminist-mucadele-hikayesi

Engle-Merry, S. (2003). Constructing a Global Law-Violence Against Women. Law &  Social Inquiry, 28(4), 941-977.

Falcon, S. M. (2016).  Power Interrupted: Antiracist and Feminist Activism Inside the United Nations. Washington: University of Washington Press.

Halme‐Tuomisaari, M. (2020). Guarding Utopia: Law, Vulnerability and Frustration at the UN Human Rights Committee. Social Anthropology/Anthropologie Sociale, 28(1), 35–49.

Ilkkaracan, P. (2007). Reforming the Penal Code in Turkey: The Campaign for the Reform of the Turkish Penal Code from a Gender Perspective. İstanbul: Women for Women’s Human Rights (WWHR).

Kepenek, E. (2022, 21 Haziran). Prof. Dr. Feride Acar yorumluyor: CEDAW Komitesi: İstanbul Sözleşmesi’nden neden çıktınız?. Bianet. https://m.bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/263544-cedaw-komitesi-istanbul-sozlesmesi-nden-neden-ciktiniz

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı (2021). Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Uluslararası Hukuk Mekanizmaları: Pratik Bilgiler El Kitabı (3. Basım). İstanbul: Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı.

https://morcati.org.tr/wp-content/uploads/2019/02/Hukuk_Mekanizmalari_WEB.pdf

 

[1] 7 Mart 1986: Feministlerden ilk kampanya; ‘CEDAW uygulansın’ kampanyasında imzalar TBMM’ye verildi – Çatlak Zemin (catlakzemin.com)

[2] Bunlar Genel Kurul tarafından 1952’de kabul edilen Kadınların Siyasi Haklarına İlişkin Sözleşme, 1957’de kabul edilen Evli Kadınların Uyruğuna İlişkin Sözleşme, 1962’de kabul edilen Evliliğe Rıza Gösterilmesi, Asgari Evlenme Yaşı ve Evliliğin Tesciline Dair Sözleşme ve 1965’te kabul edilen Evliliğe Rıza Gösterilmesi, Asgari Evlenme Yaşı ve Evliliğin Tesciline İlişkin Tavsiyeler’i içerir.

[3] 1999 yılında CEDAW İhtiyari Ek Protokolü kabul edildi. Bu Protokol, Bireyler veya grupların maruz kaldıkları cinsiyet ayrımcılığına dair hak ihlallerinde Komiteye doğrudan şikayette bulunabilmesini sağlar. Türkiye tarafından 2000 yılında imzalandı; 2002’de yürürlüğe girdi. Bugüne kadar Türkiye’den 1 tane kabul edilebilirlik aşamasını geçen başarılı başvuru, R.K.B v. Türkiye kararı oldu. Başvurucu, işyerinde cinsiyete dayalı ayrımcılığa uğradığı için 2., 5. ve 11. maddenin ihlal edildiği iddiasıyla başvuru yaptı. Ayrımcılık yasağı, eşitliği tesis etmede devletin yükümlülüğü, toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kalıplaşmış zararlı yargılarla mücadele ve çalışma hakkı bakımından başvurucunun haklarının ihlal edildiğine karar verildi. En önemlisi de Komite, mahkemelerde yargılama esnasında cinsiyete dayalı erkek egemen yaklaşımın pekiştirildiğine ilişkin tespitlerde bulundu ve devleti bu yaklaşımı dönüştürmek için mücadele etmeye çağırdı.

[4] https://kadinininsanhaklari.org/savunuculuk/uluslararasi-sozlesmeler-ve-mekanizmalar/cedaw/

 

 

 

Yayınlanma Tarihi: 5.12.2022

Leave a Reply