Feminist sosyal hizmet, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın haklarının savunulması perspektifinden sosyal hizmet pratiğini ele alan ve bu alanda teorik çerçeve sunan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, sosyal hizmetin geleneksel uygulamalarını eleştirel bir bakış açısıyla sorgular ve cinsiyet eşitsizliklerinin üstesinden gelmek için bireylerle ve topluluklarla çalışırken feminist teorilerden ve metodolojilerden yararlanır. Cinsiyetler arasındaki ilişkilerin toplumsal güç ilişkileri olduğunu ve kadınların toplumdaki konumlarının erkeklerle karşılaştırıldığında çeşitli eşitsizliklere maruz kaldığını görünür kılar. Patriyarkal yapıların, kadınların ve LGBTQ+’ların marjinalleştirilmesine nasıl katkıda bulunduğunu inceler. Bu yapıların yerinden edilmesi ve dönüşümü için stratejiler geliştirir.
Geleneksel sosyal hizmet uygulamasından farklı olarak feminist sosyal hizmet, en genel tabiriyle feminist çalışma ilkelerini göz önünde tutarak güçlendirici ve yaratıcı bir çerçeve sunmaktadır (Buz, 2009). Tarihsel olarak feminist sosyal hizmet, kadınlar odağında geliştirilmiş olmasına rağmen erkekler ve çocuklar için de yorumlanabilir bir rehber niteliği taşır (Teater, 2015). Sosyal hizmet disiplininde birey ve çevresi arasında bir ilişki olduğunu savunan ekolojik perspektiften, evde, işte, sokakta türeyen eşitsizliğin toplumsal nedenlerini anlama çabasıyla gelişen baskı karşıtı yaklaşımlardan beslenir. Toplumda var olan baskı ve sömürü sistemlerinin (sınıf, etnisite, cinsiyet) yeniden ürettiği eşitsizliğe karşı bireylerin kendi kimlikleri, varlıkları ve yaşam deneyimleri üzerinden anlaşılmalarını, tanınmalarını sağlar. Bireylerin ve toplulukların kendi ihtiyaç ve önceliklerini belirlemelerine, karar ve çözüm süreçlerine doğrudan katılmalarına olanak tanımak, feminist sosyal hizmetle baskı karşıtı yaklaşımları birçok eksende birlikte düşündürür.
Feminist sosyal hizmet, danışanların kendi deneyimlerinin “uzmanı” olduğunu kabul eder ve onların seslerini, ihtiyaçlarını, kararlarını odağına alır. Bununla birlikte sosyal çalışma alanında kapsamlı ve süreğen bir toplumsal cinsiyet perspektifinin geliştirilmesi sadece danışanla kurulan ilişkiyle değil, aynı zamanda sosyal çalışmacının, “uzmanın” pratik içinde kendi rol ve konumuyla kurduğu ilişkiyle de ilgilidir. Sosyal çalışmacıların danışanlarla etkileşimlerinde eşitlikçi ve eşlikçi ilişki geliştirmeleri, ancak bu özdüşünümsel süreçle mümkün hâle gelebilir.
Feminist sosyal hizmet uygulayıcıları, geleneksel sosyal hizmet kurumları ve uygulamaları içinde cinsiyetçi yapılarla ve normlarla mücadele ederken, kendilerine çerçeve aldıkları birkaç uygulama ilkesi vardır: Bunlardan ilki, toplumsal cinsiyetle güçlenen rol kalıplarının ataerkiyle ve diğer güç ilişkileriyle ilişkisini ortaya koymak. İkincisi, kişisel olan politiktir prensibi uyarınca bireysel olanın toplumsal olanla ilişkisini görünür kılmak. Üçüncüsü, eşitliğe dayalı ilişkilerin hiyerarşik ilişkilere yeğ tutulmasını sağlamak. Son olarak da kadın özneliğinin biricik deneyiminin değerini vurgulamak (Tekindal, 2016:14). Bu prensiplerden hareketle feminist uygulamanın doğrudan kendi bilgisinden türettiği yollar olduğu gibi, genel çerçevede ayrımcılıkla, baskıyla mücadele içeren özgürleştirici uygulamalar da feminist deneyimlerin birer parçası olabilmiştir. Örneğin feminist grup çalışmaları, feminist sosyal hizmetin başat ve yaygın uygulamalarından sadece biridir. Bu pratik, kadınlar arasında yalıtıklığın ve yalnızlığın kırıldığı, güvenli bir alanın ve bağların kurulduğu, paylaşılan deneyimlerle bakış açıların dönüştüğü, değişim yaratmaya dönük umudun geliştiği bir destek ve güçlenme kaynağı olarak ortaya çıkar (Butler ve Wintram, 1991). Çeşitli aktivitelerle – role play, hikâye anlatma, sanatsal aktarımlar, fiziksel egzersizler, atölyeler vb.- katılımcıların yaşadıkları baskı ve zorluklar hakkında anlatılar oluşturarak onların bu deneyimleri yeniden çerçevelemelerini ve kendi hayat hikâyelerine sahip çıkmalarını kolaylaştırır. Feminist uygulamanın önemli araçları arasında olan bilinç yükseltme grupları, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve bu rollerin yarattığı baskı üzerine kritik tartışmalar yaparak değişim için stratejiler geliştirmeye odaklanır. Feminist grup çalışması dinamiği, kadınları hayatlarının her alanında kendi kararlarını verebilen özneler olarak tanıdığı gibi kadınların çeşitliliğini de tanır. Kadınların kendi ihtiyaçlarını dile getirebilecekleri ve sorunlarına çözüm önerecekleri alanları genişletmeyi amaçlarken farklı kadın grupları arasında olası eşitsiz güç ilişkilerini hâkim kılmanın da önüne geçer (Dominelli, 2002).
Cinsiyet eşitsizliklerinin nedenlerini ve sonuçlarını anlamaya ve dönüştürmeye koyulan feminist sosyal hizmet, cinsiyet eşitliği ve sosyal adaleti teşvik eden politikaların ve uygulamaların geliştirilmesine yönelik savunuculuk, bilinçlenme ve farkındalık faaliyetleriyle birlikte akademi dışında birçok sahada yer bulur. Türkiye’de Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı gibi sosyal çalışmayla kesişen faaliyetleri olan birçok kurum, platform, ağ, feminist teorileri ve yaklaşımları programlarına taşır; çalışma yürüttükleri kamuoyunu, cinsiyet eşitliği ile sosyal adaleti birlikte düşünen eleştirel bir yaklaşıma sahip olmaya teşvik eder.
Feminist sosyal hizmet aile içi şiddet, cinsel istismar, işyerinde cinsiyet ayrımcılığı, yoksulluk ve kadın sağlığı gibi konuları ele alırken; toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden yaratıcı stratejiler ve politikaların geliştirilmesi gerekliliğini, kesişen eşitsizlikler ekseninde feminist ve hak temelli bir yaklaşımla savunur (Ghidoni, vd., 2023–2024). Birbirinden farklı eleştiri ve tartışmalarla toplumsal cinsiyeti çok yönlü ele alan bir sosyal çalışma pratiğinin erkek şiddetinin önlenmesine yönelik güçlü bir potansiyele sahip olduğunu ortaya koyan yaklaşımlar, tam da bu geniş, kesişimsel kapsama bir örnektir. Özellikle Türkiye’de toplumsal cinsiyet temelli şiddetin yaygınlığı göz önünde bulundurulduğunda, şiddet içeren ve şiddeti üreten kurumların ve toplulukların yapısını ve işleyişini dönüştürmeye ilişkin mücadeleyi bütün boyutlarıyla ele alan çok sayıda öneri ve strateji ileri sürülmektedir (Yetiş ve Kolluoğlu, 2022).
Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliğin ve ayrımcılığın görünmez biçimlerini etraflıca görünür kılmak, hem bireyin kendi güç kaynaklarına hem de kamusal, toplumsal kaynaklara erişimini kolaylaştırmakla mümkündür. Bu anlamda bu kaynakların sağlayacakları olanakları farklı ihtiyaçlara cevap verecek şekilde iyileştirmek için kesişimsel bir bakış açısı geliştirmek önceliklidir (Altınay, vd., 2023). Feminist sosyal hizmet, tüm bu yazı boyunca söz edildiği gibi savunduğu ve teşvik ettiği prensipler uyarınca hem teorik hem de pratik düzeyde, sosyal hizmetin geleceğini şekillendiren bir paradigma olarak kapsamını genişletmeye, çeşitlendirmeye, ivmelendirmeye devam edecektir.
Kaynakça
Altınay, A. G., Türker, N., Ensari, P., Tzanakou, C., Strid, S., Belloso, M. L., & Harroche, A. (2023). RESISTIRÉ politika metni: Krizlerin devamlılığı: Kapsayıcı feminist mücadeleden dersler. Zenodo. https://doi.org/10.5281/zenodo.8364550.
Butler, S. ve Wintram C. (1991). Feminist group work. London: Sage Publications.
Buz S. (2009). Feminist sosyal hizmet uygulaması. Toplum ve Sosyal Hizmet, 20(1), 53-65.
Dominelli L. (2002). Feminist social work theory and practice. London: Palgrave MacMillan.
Ghidoni, E., Belloso, M. L., Taramundi, D. M., Silvestre, M., Türker, N., & Delaney, C. (2023–2024). RESISTIRÉ politika metni: Yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadele yolları: Feminist bir bakış açısı. Zenodo. https://doi.org/10.5281/zenodo.10688112.
Teater B. (2015). Sosyal hizmet kuram ve yöntemleri, uygulama için bir giriş (A. Karatay, Çev.). Ankara: Nika Yayınevi.
Tekindal M.T. (2016). Feminist grup çalışması, bir sosyal hizmet uygulaması olarak: Engelli çocuğa sahip kadınların deneyimi. Ankara: Nobel Yayıncılık.
Yetiş, E.Ö. ve Kolluoğlu, P. (2022). Toplumsal cinsiyet temelli şiddetin çözümünde erkekler. Ankara: Nika Yayınevi.
Yayınlanma Tarihi: 31.05.2024