Selin Top

Kadın emeği hem kapitalizm hem patriyarka tarafından sömürülürken, en yoksullar hep kadınlar olageldi. Kapitalizmin eşitsiz doğası yığınları yoksullaştırırken, dünya genelinde kadın yoksulların sayısı erkeklere kıyasla daha hızlı artıyor. Bu ise kadın yoksulluğunu sadece iktisadi bir mesele değil, aynı zamanda patriyarkal sömürü ilişkileri ile doğrudan bağlantılı yapısal bir sorun olarak ele almak gerektiğini gösteriyor.

Kapitalizm her daim yoksullaştırıcı olmuştur. Yoksulluğun derecesi ve biçimi zamana ve coğrafyaya göre farklılık gösterse de tarihsel olarak en çok yoksullaşanların kadınlar olması tesadüf değildir. Kadın yoksulluğunun ilk ortaya çıktığı koşullar için ilksel birikim dönemine bakabiliriz. Kapitalizmin gelişmesi en temelde 15. yy. sonlarından itibaren toprağa bağlı köylünün “çitleme” yoluyla geçim ve üretim araçlarından koparılmasıyla gerçekleşti. Topraklarına el konulan kırsal nüfus giderek yoksullaşıyor, bu ise sanayi kentlerinde işçi olarak çalışmak üzere göç eden yeni bir sınıfın açığa çıkmasına etki ediyordu. Ancak toprakla bağı kopartılarak mülksüzleştirilen kadınların kentlerde göçmen işçi olarak çalışması erkeklere kıyasla daha da zorluydu. Sermayenin patriyarka ile eklemlenmiş olması, kadınların yoksulluğu hem o dönemde hem de sonrasında erkeklere kıyasla daha ağır deneyimlemesine sebep oldu. 16. ve 17. yy.’larda yiyecek isyanlarının kadınlar tarafından başlatılmasının ve dilenmek, sosyal yardım talep etmek, kira ödeyememek gibi cadılıkla suçlanmalarına neden olan pratiklerin tam da bu ağır deneyimden kaynaklandığı biliniyor (Federici, 2011).

Kapitalizm ile patriyarka arasındaki sarmal ilişki kadınların ücretli işçiler olarak da ağır koşullarda çalıştırılmasına yol açtı. Sanayi devrimiyle kadınlar özellikle eğirme ve dokuma sanayisinde oldukça ağır koşullarda ucuz iş gücü olarak çalıştırılmakla kalmıyor, aynı zamanda fabrikalardaki erkeklerin cinsel şiddetine maruz kalıyorlardı. Yine, 1871 Paris Komünü’ne giden yolda haneyi döndürmeye çalışan kadınların açlığa karşı örgütlenmeleri; Batı tarafından kolonize edilen coğrafyalarda kadınları maruz kaldıkları kolonyal şiddetin yol açtığı yoksulluk; 1929 ekonomik buhranının yol açığı yoksulluğa karşı mücadeleleri; 1900’lerin ortasında İkinci Dünya Savaşı’na katılan erkeklerin emek piyasasından çekilmesinin yol açtığı boşluğu dolduran kadınların savaş bitiminde doğrudan evlerine gönderilmeleri tarihte kadınların derin yoksulluk deneyimlerine ve buna karşı mücadelelerine işaret eden örneklerden yalnızca birkaçı.

Günümüze gelindiğinde, Üçüncü Dünya ülkeleri kadınlarının yoksulluğu Birinci Dünya ülkeleri kadınlarına kıyasla daha ağır deneyimledikleri bilinen bir olgu, ancak güncel veriler Batı toplumlarında yaşayan kadınların durumlarının da iç açıcı olmadığını gösteriyor. 2019 verilerine göre ortalama yoksulluk oranı kadınlar ve erkekler için sırasıyla % 12,3 ve % 10,9 olarak belirtiliyor.[i] Kadın yoksulluğunun küresel bir olgu olarak deneyimlenmesi meselenin sistemik ve yapısal boyutuna işaret ederken, BM gibi uluslararası kurumlar kadın yoksulluğunun yapısal karakterini göz ardı ederek, “kadınları destekleyecek projeler”le yoksulluğun giderilebileceğini ima ediyor (Özar vd., 2022). Kadın yoksulluğu, ilk kez 1975’te BM Birinci Dünya Kadın Konferansı’nda sorunsallaştırılıyor. Ancak somut bir kavrayışın ortaya çıkması 1990’ları buluyor. Bu yıllarda bir dizi eylem planı ve hedef ortaya konsa da BM Genel Kurulu hükümetlerinin kadın yoksulluğunu görece daha kapsamlı bir şekilde gündemine almaları 2000 yılını buluyor (Düzkan, 2022). Aynı yıl açıklanan Milenyum Hedeflerinde yoksulluğun kalkınma sorununun ötesinde bir insan hakları sorunu olarak ele alınması gerektiği ve devletlerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gidererek bu sorunla başa çıkabileceği söylense de çeşitli reformlarla bir dizi iyileştirmenin ötesinde gerçek bir çözüm önerilmemektedir (Özar vd., 2022)

Kadın yoksulluğunun kapitalist ve patriyarkal boyutu çoğu zaman hükümet politikaları ile somut bir niteliğe bürünüyor. Türkiye’de kadın yoksulluğu tarihsel olarak farklı hükümet politikaları ile farklı biçimler aldı. Ancak 2000’lerden bu yana AKP hükümetinin yasal düzenlemeleri ile kadın yoksulluğu bakımından, neoliberalizm ve muhafazakârlık arasındaki ilişkinin kristalize olduğu tarihsel bir dönemece tanıklık ediyoruz. AKP iktidara geldiği 2002 yılından bugüne neoliberal politikalarla emeği güvencesizleştirirken, istihdam politikalarında cinsiyetçi yaklaşımıyla kadını aile yaşamı ile uyumlulaştırmayı önceliyor. Kadınların hem ucuz iş gücü olmasını hem de ev içinde emeğinin sömürülmesini hedefleyen AKP politikaları, “Evdeki işler yetmiyor mu?”, “Kadının en önemli kariyeri anneliktir”, “İşsizliğin esas sebebi kadınlardır” ifadelerinde yankı buluyor. DİSK-AR’ın Mart 2021 raporuna göre Türkiye’de her dört kadından sadece biri çalışıyor. İstihdama katıldığında da eş değer işe eşit ücret alamama, güvencesiz ve kayıt dışı işlerde çalışma kadın yoksulluğunu derinleştiriyor.

Türkiye’de kadın yoksulluğunu derinleştiren hükümet politikalarına, 2008 yılında yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Yasası önemli bir örnek. Sosyal güvenliği ve sağlığı metalaştıran, piyasaları esnekleştiren bu yasa, kadınları da aileye mahkum ediyor. Yoksulluğu en genel bağlamıyla “insanca yaşam için gerekli olan yeterli ve iyi beslenme, barınma, sosyal koruma, sağlık ve eğitim gibi kamusal hizmetlerden yararlanma, özgür irade kullanma, toplumsal hayata katılma ve saygı görme haklarından mahrum olma durumu” olarak tanımladığımızda bu yasanın, kadınları kamusal alandan çok özel alana iterek kadın yoksulluğunu derinleştirdiğini görmek gerekiyor. Kadın düşmanı politikalarla kadınlar istihdama da katılamadığında sağlık hakkından faydalanabilmek için patriyarkal ilişkilere, sosyal yardım alabilmek için de annelik rollerine bağımlı kalmak zorunda bırakılıyor.

Ekonomik yoksullukla paralel olarak kadının “zaman yoksulluğu”nun temel gerekçelerinden biri de ev içi emek. OECD güncel raporlarına göre Türkiye’de kadınlar, ev işlerine günde ortalama 305 dk., erkekler yalnızca 67,6 dk. ayırıyor. Aradaki bu ciddi fark hem kapitalizmin hem de erkeklerin sömürdüğü kadın emeği oranı anlamına geliyor. Bu görünmeyen emek kadının birincil işi, ücretli işinin geliri de “ek gelir” olarak görülerek ücretleri düşük tutuluyor. Erkek işçilerin evde bu “hizmeti” ücretsiz alması da, sermaye sahibinin işçi ücretlerini belli bir seviyede tutmasına olanak sağlıyor. İktidar, evde bakım politikaları ile sosyal yardım adı altında verdiği oldukça düşük maddi destekler kadını özel alana, aileye, yoksulluğa hapsediyor.

Kriz dönemlerinde işçi sınıfı genel olarak yoksullaşırken kadınların yoksulluğu daha da derinleşiyor. Krizlerde kadınlar, ya ilk işten çıkarılan kesimler oluyor ya da daha düşük ücretlerle sermayenin ihtiyaçlarına göre istihdam ediliyor. Yani kadınların hem kötü çalışma koşullarına razı gelmesi hem de yoksullaşan haneyi ayakta tutması bekleniyor. Haneye giren gelir daralırken kadınların ev içerisinde harcadığı emek-zaman artıyor.[ii] Dışarıdan alınabilen hizmetler kısıtlanıyor, oluşan açık ve ihtiyaçlar kadın emeği ile kapatılıyor. Kadınlar hanehalkının ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan da feragat edebiliyor. Genel-İş Emek Araştırma Dairesinin Şubat 2022 araştırmasına göre bir yıl içerisinde kadınlar erkeklere göre daha çok yoksullaştı (sırasıyla %4,4 ve %3,8).[iii]

Türkiye’de kadın yoksulluğuna sebep olan iktisadi ve toplumsal koşullarla mücadele, çeşitli dönemlerde farklı kampanyalarla yürütüldü. Türkiye’de de yapılan 2000 yılındaki Dünya Kadın Yürüyüşü yoksulluk, savaş ve kadına yönelik şiddete karşı başlamıştı. Ancak genel olarak kapitalizmi bir bütün olarak hedef almamış, telafi edici politikalara odaklanmıştı. Sonraki dönemlerde de yoksulluğa karşı mücadele devam etti. Örneğin Derin Yoksulluk Ağı, 2021-2022 yıllarında raporlaştırdıkları saha çalışmalarında “kadın yoksulluğu” kavramını doğrudan kullanarak çözüm önerilerini paylaştı.[iv] Derinleşen ekonomik kriz ve artan yoksulluğa karşı feminist kadınlar ve LGBTİ+’ların bir araya gelip 30 Aralık 2021’de İstanbul Kadıköy’de çam ağaçlarına ödenemeyen faturaları asarak yaptıkları ilk eylem, “Yoksulluğa Feminist İsyan” kampanyasını başlattı.[v] Bir manifesto ile devlet bütçesinin, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından ele alınması durumunda başka bir ekonomik dağılımın mümkün olduğunun altı çizildi. Kampanya grubu, özellikle 2022’nin başlarında olan Farplas, Acarsoy gibi direnişlerdeki işten atılan kadınlarla dayanıştı. Fetihtepe Mahallesi’ndeki kentsel dönüşüm saldırısında evlerinden polis zoruyla çıkarılan, elektriği, suyu ve doğal gazı kesilen, mutlak bir yoksulluğa itilen kadınlarla forum örgütledi.

Sonuç olarak, kadın yoksulluğu, birtakım “iyileştirme”ler ve fırsat eşitliği ile giderilebilecek bir olgudan ziyade yapısal bir sorun.  Bu sorunla mücadele etmenin yolu ise kadınların ev içindeki iş yükünün sırtından alınması; eş değer işe eşit ücret alabildikleri ve cinsiyetçiliğe maruz kalmadıkları bir yaşamı sürdürebilecekleri ücretli iş sağlanması; eğitim, sağlık, barınma gibi haklara erişebilmesi ve aileye hapsedilmeden patriyarka kaynaklı ezilme biçimlerinden kurtulması. Bu da feminist bir kurtuluş mücadelesinden geçiyor.

 

Kaynakça

Düzkan, A. (2022, 15 Ocak). Yoksulluğun Kadınlaşması Üzerine. Yeni Yaşam Kadın Eki. https://kadineki.com/detay/yoksullugun-kadinlasmasi-uzerine/

Federici, S. (2011). Caliban ve Cadı (Ö. Karakaş, Çev.). İstanbul: Otonom Yayınları.

Sosyalist Feminist Kolektif (2009). Feminist Politika, “Neoliberalizm, AKP ve Kadın Emeği” Dosyası, 1.

Özar, Ş., vd. (2022). Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Bağlamında Kadın Yoksulluğu. Cogito, “Yoksulluk” Dosyası, 105-106, 87-112

Walby, S. (1997). Patriyarka Kuramı (H. Osmanağaoğlu, Çev.). Ankara: Dipnot.

Çatlak Zemin web sayfası. https://akpkarnesi.catlakzemin.com/

DİSK-AR web sayfası. https://arastirma.disk.org.tr/?page_id=1904 https://cloudsdomain.com/uploads/dosya/47114.pdf

 

[i] Bkz. https://www.oecd-ilibrary.org/social-issues-migration-health/society-at-a-glance-2019_soc_glance-2019-en

[ii] Bkz. OECD Statistics web sayfası. https://stats.oecd.org/index.aspx?queryid=54757

[iii] Bkz. https://cloudsdomain.com/uploads/dosya/47114.pdf

[iv] Bkz. Derin Yoksulluk Ağı web sayfası. https://derinyoksullukagi.org/kampanya-gundemimiz-kadin-yoksullugu/

[v] Bkz. Yoksulluğa Feminist İsyan web sayfası. https://yoksullugafeministisyan.medium.com/

 

 

Yayınlanma Tarihi: 13.03.2023

 

 

Leave a Reply