Kampüs Cadıları, eğitim sisteminde erkek egemenliğinin yarattığı sorunlara karşı üniversitelerde örgütlenen, Türkiye’de üniversiteli genç kadınların öz örgütü olma derdiyle yola çıkan feminist bir örgüttür.
Adını, kadınların mücadele ve direniş tarihinden almıştır. Orta Çağ’dan kapitalizme geçişte, dini kurumların yücelttiği erkek egemenliğine, kadın bedeni ve doğurganlığı üzerinde baskı kuran nüfus politikalarına, mülksüzleştirmelere, çitlemelere karşı direnmiş ve bu yüzden özellikle Batı Avrupa’da cadılıkla “suçlanarak” katledilmiş kadınların direnişlerini örnek alarak bu isim seçilmiştir. Kendi bedeni üzerindeki denetiminden, cinselliğinden ve şifacılıktan koparılan; erkeklerin bu alanı ele geçirmesine ve bir bütün olarak kadınların ezilmesine, öldürülmesine, yoksullaştırılmasına karşı direnen, başkaldıran ve cadı olarak yakılan kadınlara ve esas anlamını yeniden çağırarak cadılık tanımına, feminist bir bakışla yeniden itibar kazandırmak için…
Kampüs Cadıları, bu tarihi arkasına alıp, cadılığı kuşanan ve “yakamadığınız cadıların torunlarıyız” diyerek yola çıkan bir grup kadının feminist serüveni olmaktan çıkıp, bir genç kadın örgütlenmesine doğru yol almaktadır.
2014’te kurulan ve hâlihazırda altı ilde örgütlü/inisiyatifli mücadele yürüten, on ilde kurulma aşamasında olan örgüt, Türkiye’nin neredeyse her ilinde ve üniversitesinde genç kadınlarla çeşitli yollarla bağlar kuruyor.
İki yılda bir yapılan Türkiye konferanslarında yürütülen tartışmalarla güncel ve stratejik yönelimlerini çiziyor; inisiyatif alma ve emek verme süreçlerinde gönüllülük esasıyla her ilden belirlenen temsilcilerle Türkiye merkezi koordinasyonunu seçiyor. İllerde inisiyatifler ve üniversite komiteleri, Türkiye’de merkezi koordinasyonuyla örgütlenme çalışmalarını organize ediyor. Fakat esas karar alma ve uygulama hakkı bütün Kampüs Cadıları’nın katılabileceği Türkiye konferansınındır.
Kampüs Cadıları örgütlenme faaliyetini her kadının kendi bulunduğu üniversitede irade gösterip özneleşerek yapacağı çalışmalar ve kuracağı ilişkiler üzerinden devam ettirir. Kampüs Cadıları’na katılan her kadın bu örgütlenmeye kendi durduğu yerden katkı sunabilir. Sadece örgütlenme temelli değil, feminist bilinç, öz savunma, sanatsal ve kültürel faaliyetler ve kadınların açabileceği başka bir sürü alanda, kendini var etmek isteyen her kadına açık bir örgütlenmedir.
Üniversitelerde kadınların yaşadığı sorunları odağına alan örgüt, özellikle kampüslerde yapılan çalışmalar, atölyeler, etkinlikler vs. ile diğer kadınlarla yan yana gelerek buralardaki erkek egemen çemberi kırmayı, kadın dayanışmasını pekiştirmeyi, kadınların birbirine değip dokunarak kendini güçlendirmesini hedefliyor. Bir yandan merkezi kampanya ya da atölyeler her ilde uygulanırken, kimi zaman bulunulan il veya üniversitenin ihtiyacına özgü çalışmalar da yapılabiliyor. Tüm bunlar, kadınların dayanışması ve inisiyatifiyle gerçekleştiriliyor.
Kampüs Cadıları, kurulduğu günden beri örgütlenmeye başladığı her üniversitede tuvaletlere “ped kutuları” yerleştirerek hem kadınlarla dayanışıyor ve örgütleniyor hem de kampüslerin cinsiyet ayrımcı mekânlar olduğunu teşhir ediyor. Cadılar, kampüslerin erkek egemenliğinden beslenen akademik yapısından kaynaklı yaşanan taciz, tecavüz ya da şiddet olaylarına müdahale ediyor. Her üniversitede, zorunlu toplumsal cinsiyet dersleri talep ediyor. Aynı zamanda güncel de bir talep olarak tüm üniversiteler için Cinsel Taciz ve Şiddetle Mücadele Birimleri kurulması için faaliyetleri yürütüyor. Kampüs Cadıları bunların ötesinde, üniversite eğitiminin ve kültürünün farklı yönlerine ve sorunlarına dair de politika üretmeyi amaç ediniyor.
Neoliberal politikaların yoğunlukla uygulandığı, gençliğin ucuz ve teknik bir iş gücü olmaya sürüklendiği, anti-demokratik hiyerarşik yönetim birimlerinin bulunduğu, bilimden uzak sermayenin çıkarlarına ve kârına odaklı bilginin üretildiği, cinsiyetçi üniversite modellerine karşı, anadilde, demokratik, anti-cinsiyetçi ve parasız bir bilimsel eğitimi talep ediyor.
Tüm bunlara ek olarak, kampüsteki eril dilin değiştirilmesinden iç-dış mekânların kadınlar ve LGBTİ+’lar için güvenli hale getirilmesine spor ve aktivite merkezlerinin erkeklere özgü oluşundan şehir merkezlerinde yerel halk tarafından özellikle genç kadınlara uygulanan ayrımcılıklara kadar pek çok konu, Kampüs Cadıları’nın mücadelesinin bir parçası. En önemli mücadele alanlarından birini de çoğunlukla uzak, ücra, ormana ya da ıssız yerlere inşa edilen, kadınların ulaşımda zorluklar yaşadıkları; Diyanet’ten tutalım da çeşitli tarikatların içerisine girerek kadınlara “evlilik”, “çocuk bakımı”, “iyi eş olma “sanatı” gibi kurslar vermeye çalıştıkları kadın yurtları oluşturuyor.
Kampüsün ya da sokağın kadınlar için giderek daha da güvensiz hale geldiği ülkede “öz savunma haktır” diyen Cadılar, bulundukları tüm üniversitelerde kadınlarla birlikte ücretsiz öz savunma atölyeleri düzenliyor. Öz savunmayı yalnızca bir pratik olarak görmüyor, buna dair bilinci, psikolojik gücü de geliştirmek için söyleşiler yapıyor; en güçlü öz savunmanın kadınların örgütlülüğü olduğunun altını çiziyor.
İllerde ya da üniversitelerin içerisindeki özgün sorunlara karşı atılan adımlarla kendi yaşam alanını dönüştürmeye çalışan kadınlar; aynı zamanda flört şiddeti, edebiyat okumaları, bağımsızlık korkusu-bir süreç olarak özgürleşme, dans, yoga, sinema gibi çeşitli odaklarda gerçekleştirilen atölyelerde de yan yana gelerek birlikte tartışma, öğrenme yollarını oluşturuyor.
Konferansların yanında her yıl yaz aylarında, Türkiye’nin pek çok ilinden genç kadının katıldığı, panel, söyleşi, forum, eğlence, spor gibi çok çeşitli içeriklerle geçen yaz kampları düzenleniyor. Burada kadınlar bir yandan Türkiye’nin başka üniversitelerinden gelmiş ve kendisiyle benzer sorunları yaşayan kadınlarla tanışıyor, dayanışıyor; öbür yandan bu örgütlenme altında feminist mücadelenin yöntemlerini, güncel adımlarını tartışıp harita oluşturuyor.
Kampüs Cadıları, her akademik dönem başında üniversiteyi yeni kazanan tüm kadınlara örgütlenme çağrısında bulunup onları feminist mücadelenin saflarına çağırıyor. Yapılacak çalışmalar tüm kadınların katılımına açık meclis toplantılarında planlanıp hayata geçiriliyor. Her dönem başında başlayan ve iki ayda bir çıkarılan dört sayfalık gazete (güncel bildiri, broşür vs. dışında) en önemli örgütlenme araçlarından birini oluşturuyor. Örgütlenen her üniversitede kadınlara dağıtılan, sıralarına, çantalarına, kütüphane masalarına bırakılan bu gazeteler, bir yandan kadın hareketinin nabzını tutup dünyadan mücadele örnekleri verirken diğer yandan örgütlenmeye çağırıyor.
2017 yılında Kampüs Cadıları’ndan bir grup kadınla çıkarılmaya başlayan feminist dergi Feminerva, bugünlerde Mor Dayanışma’dan da kadınların katılımıyla yayın hayatına online olarak devam ediyor. Bu derginin de basılı hali Cadılar’ın örgütlü olduğu yerlerde genç kadınlara elden ulaştırılıyor.
Bütün bu örgütlenme yöntem ve araçları ile mücadelesini sürdüren Cadılar, şimdilerde pandemi sonrası açılan kampüslerde faaliyetlerini sürdürüyor. Siz de bize https://twitter.com/KampusCadilari adresinden ulaşabilirsiniz.
Yayınlanma Tarihi: 03.12.2021