Bakım, yaşamın sürdürülebilmesi için karşılanması gereken temel bir ihtiyaç ve doğumla gelen bir haktır. Bu nedenle bakım hizmetlerinin kapsayıcı ve erişilebilir kamusal hizmetler olarak planlanması ve sunulması gerekir. Bakım hizmetlerinin, bakım hakkının herkes için eşit biçimde korunması amacıyla hayata geçirilmesi, bakım verenlerin yanı sıra yaşamını sürdürmek için başkalarının desteğine ihtiyaç duyan engelli, yaşlı, hasta ve çocukların ve en nihayetinde ortak bir ihtiyaç olması bakımından herkesin temel haklarının korunabilmesi için bir önkoşuldur. Ancak bu korumanın sağlanabilmesi, devletin bu sorumluluğu almasını, bu alana kaynak ayırmasını ve dolayısıyla sosyal bir bütçeyi gerektirmektedir. Ancak günümüz kapitalist rejimlerinde bakımın, insan için temel bir hak olduğu gerçeğinin üzeri örtülerek ve özel alana ait bir sorumluk olduğu kabulü normalleştirilerek devletin sorumluluğu görünmez kılınmaya çalışılmaktadır. Bu durum, bakımın değerinin ve öneminin görmezden gelinmesine ve bakım sorumluluğunun hanelere kaydırılmasına, dahası sosyal koruma olmaksızın ve tazmin edilmeksizin, mevcut toplumsal cinsiyet ilişkileri içinde emeği değersizleştirilen kadınlara yüklenmesine hizmet etmekte (WHO, 2002) ve kadınların yaşamlarını büyük ölçüde etkilemektedir.
Özellikle sanayileşme sonrası kapitalist toplumlarda ‘üretken çalışma’ olarak kabul görmeyen toplumsal yeniden üretim, ‘üreme’ etkinlikleri olarak, kadınların, geliri elde edenlere yapısal olarak tabi kılınmasının modern biçimi olarak ev içi alana havale edilmiştir (Fraser, 2016). Dünya genelinde toplam bakım ihtiyacının büyük çoğunluğunu oluşturan ücretsiz bakımın dörtte üçünden fazlası, kadınlar ve kız çocukları tarafından evlerde gerçekleştirilmektedir (Addati vd., 2018; OECD, 2020; OXFAM, 2020). Türkiye’de de ücretsiz bakım işleri için kadınların harcadığı zaman, erkeklerden çok daha fazladır (Özateş, 2015; TÜİK, 2015). Özellikle kronik hastalıkları ve engelleri olan kişiler için uzun süreli bakımın, dünya çapında acil bir sorun olduğuna işaret eden Dünya Sağlık Örgütü, aile üyeleri tarafından evde ücretsiz olarak gerçekleştirilen bakımın, bilhassa gelişmekte olan ülkelerin çoğunda önümüzdeki yıllarda yüzde 400 oranında artacak olan bakım ihtiyacını karşılamasının mümkün olmadığı vurgulanmaktadır (WHO, 2002).
Bugün finansallaşmış kapitalizm, ücretli emeğin varlığı ve sürdürülebilir sermaye birikimi için önkoşul olmasına rağmen toplumsal yeniden üretimi, ekonomik üretimden tümüyle kopartarak bir bakım krizine[1] yol açmaktadır (Fraser, 2016: 99). Bu krizin ortaya çıkışında insan yaşamı pahasına sermayeyi önceleyen “çoklu işler, geçici ve düşük ücretli sözleşmeler, kayıt dışı çalışma düzenlemeleri, çalışma ve sosyal haklardan yoksunluk, artan kiralar ve istikrarsız konut düzenlemeleri” temel rol oynamıştır (Zechner, 2021). Bakıma ilişkin mevcut anlayış ve politikaların ortaya çıkardığı bu kriz, son kırk yılda akut hale gelmiştir (Chatzidakis vd., 2020). Kadınların işgücüne katılımıyla birlikte, gereksinim duyulan bakımı ev içinde gerçekleştirmek zorlaşmaktadır. Yaşanabilir bir gelir sağlamayan, düşük ücretli, kayıt dışı işlerde çalışmak zorunda kalan kadınlar için kamusal bakım hizmetlerinin yokluğunun yarattığı boşlukta, bakım işlerini yapmaya devam etmekten ya da aile üyesi diğer kadınlar ya da kız çocukları tarafından, eğitimden kopma[2] ya da istihdam dışı kalma[3] pahasına ücretsiz olarak bakım sağlanmasından başka seçenek kalmamaktadır (Chopra, 2021; Ivancheva ve Keating, 2020). Sözü edilen zorluğu aşmak için geliri görece fazla olan kadınların, alt sınıftan kadınlardan düşük ücret karşılığında[4] bakım hizmeti satın alması, özellikle yoksul, göçmen ve beyaz olmayan bakım işçisi kadınlar için orta ve üst sınıftan haneleri güvencesiz birer iş yerine dönüştürürken bakım krizini küreselleştirmekte ve derinleşmektedir (Chatzidakis vd., 2020; Fraser, 2016; Schwiter ve Steiner, 2020).
Özetle düşük ücret karşılığında bakım işçisi olarak çalışmak ya da yakınlarına ücretsiz bakım vermek zorunda olmak, kadınların hayatları üzerinde yalnızca kısa vadede değil, uzun vadede de olumsuz sonuçlara yol açmakta, bakıma gereksinim duyanların bakım gibi temel bir ihtiyacının karşılanması olanaklarını kısıtlarken, bakım verenler açısından olanaklarını geliştirecek koşulların sınırlanması ve emek sömürüsü olarak ortaya çıkan insan hakkı ihlaline yol açmaktadır. Bu koşullarda gitgide derinleşen bakım kriziyle mücadele edebilmek, bakım emeğini kadınlaştıran ve değersizleştiren uygulama ve kabullerle mücadeleyi gerektirir. Bakımın temel bir hak olarak korunması için mücadele etmek, herkesin erişmesi ve üzerinde söz sahibi olması gereken “onurlu koşullar, altyapılar, görünürlük ve haklar için mücadele” anlamına gelir ve yalnızca -“patriarka ve kapitalizmin temelini oluşturan acıma ve sahte özerklik siyaseti” tarafından “bakım verme ile bakım alma ikiliğine sıkıştırılan ve nesneleştirilen”- bakım verenler ve bakıma gereksinim duyanlar tarafından değil, ortak bir ihtiyaç olarak herkesin mücadele etmesini gerektirir (Zechner, 2021).
Kaynakça
Addati, L., Cattaneo, U., Esquivel, V. ve Valarino, I. (2018). Care Work and Care Jobs for The Future of Decent Work. Geneva: International Labour Office.
Chatzidakis, A., Hakim, J., Littler, J., Rottenberg, C. ve Segal, L. (2020). Bakım Manifestosu (G. Acar Savran, Çev.). Ankara: Dipnot Yayınları.
Chopra, D. (2021). Paid Work and Unpaid Care Work in India, Nepal, Tanzania, and Rwanda: A Bi-directional Relationship. K. Grantham, G. Dowie ve A. de Haan (Eds.), Women’s Economic Empowerment içinde (s. 186-206). London: Routledge.
Fraser, N. (2016). Contradictions of Capital and Care. New Left Review, 100(99), 99–117.
Hatiboğlu Kısat, B., Özateş Gelmez, Ö. S. ve Taşdemir Afşar, S. (2022). Güvenli ve Eşit Kent Ankara Mevcut Durum Raporu. https://esitkentankara.org/category/yayinlarimiz/ (13.11.2022).
Ivancheva, M. ve Keating, K. (2021). Revisiting Precarity, with Care: Productive and Reproductive Labour in The Era of Flexible Capitalism. Ephemera: Critical Dialogues on Organization, 20(4), 251-282.
OECD (2019). Health at a Glance 2019: OECD Indicators (Executive summary). https://www.oecd-ilibrary.org/sites/4dd50c09-en/1/2/11/9/index.html?itemId=/content/publication/4dd50c09-en&mimeType=text/html&_csp_=82587932df7c06a6a3f9dab95304095d&itemIGO=oecd&itemContentType=book. (07.09.2021).
OECD (2020). Who Cares? Attracting and Retaining Care Workers for the Elderly (Executive summary). https://www.oecd-ilibrary.org/sites/92c0ef68-en/index.html?itemId=/content/publication/92c0ef68-en. (10.01.2022).
OXFAM (2020). Bakım Zamanı: Ücretlendirilmeyen ve Eksik Ücretlendirilen Bakım Emeği ve Küresel Eşitsizlik Krizi. https://www.kedv.org.tr/public/uploads/files/raporlar/Oxfam%202020%20Es%CC%A7itsizlik%20Raporu-Bak%C4%B1m%20Zaman%C4%B1.pdf. (10.01.2022).
Özateş, Ö. S. (2015). Malumun İlanı Kadın Emeğinin Saklı Yüzü: Ev İçi Bakım Emeği. Ankara NotaBene Yayınları.
Özateş Gelmez, Ö. S. (2022). Etik Bir Sorun Olarak ‘Bakım Açığını’ Kapatmak: Palyatif Bir Çözüm mü, Evrensel Bakım mı? Emek Araştırma Dergisi (GEAD), 13(21), 1-26.
Schwiter, K. ve Steiner, J. (2020). Geographies of Care Work: The Commodification of Care, Digital Care Futures and Alternative Caring Visions. Geography Compass, 14(12), 1-16.
TÜİK (2015). Zaman Kullanımı Araştırması, 2014-2015. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Zaman-Kullanim-Arastirmasi-2014-2015-
18627#:~:text=Sosyal%20medyada%20vakit%20ge%C3%A7irme%20oran%C4%B1,
ise%20%26%2C2%20oldu.&text=Fertlerin%20g%C3%BCnde%20en%20az%20zaman,
erkekler%20ise%2016%20dakika%20ay%C4%B1rd%C4%B1
WHO (2002). Ethical Choices in Long-term Care: What does Justice Require? https://www.who.int/mediacentre/news/notes/ethical_choices.pdf. (07.09.2021).
Zechner, M. (2021). Commoning Care & Collective Power: Childcare Commons and The Micropolitics of Municipalism in Barcelona. Vienna: Transversal Texts.
[1] Bakım krizi, toplumsal yeniden üretim krizi (Fraser, 2016; Zechner, 2021) olarak da adlandırılmaktadır. Zechner (2021) toplumsal yeniden üretim ile bakım arasındaki farkı; ‘yeniden üretimin’, yaşamı sürdürmenin bireysel ve kolektif boyutlarını vurgularken, bakımın ise “yaşamı sürdürmenin daha yakın, ilişkisel ve etik boyutlarına işaret ettiği” şeklinde açıklar.
[2] Türkiye’de kadınların %2,1’i (erkekler için veri yoktur) hamile kalma/çocuk doğurma nedeniyle, kadınların %2,9’u, erkeklerin %1,3’ü aile üyelerine bakım vermek için eğitimini yarıda bırakmaktadır (TÜİK, 2022’den aktaran Hatiboğlu Kısat, Özateş Gelmez, Taşdemir Afşar, 2022).
[3] Dünya genelinde 606 milyon kadın, 41 milyon erkek, bakım işleri nedeniyle gelir getirici bir işte çalışamamakta veya iş aramamaktadır (Addati vd., 2018). Türkiye’de ise işgücüne dahil olmayan 21.612.000 kadından 9.917.000’si ev işleriyle meşgul olduğu için işgücüne katılamamakta (işgücüne katılamayan 9.377.000 erkeğin hiçbiri için ev işleri, işgücüne katılımının önünde bir engel değildir), üç yaşın altında çocuğu olan erkeklerin %89,1’i, kadınların ise yalnızca %26,1’i istihdama katılabilmektedir (TÜİK, 2021’den Hatiboğlu Kısat, Özateş Gelmez, Taşdemir Afşar, 2022).
[4] Bakım işçilerinin %45.5’i yarı zamanlı, geçici sözleşmeli, düşük ücret karşılığında çalışmaktadır (OECD, 2019).
Yayınlanma Tarihi: 24.01.2023