Aytül Gürbüz Tükel

Vajinismus vajinaya giriş denendiğinde, vajinanın dışa yakın kısmını çevreleyen kaslarda yineleyici ve sürekli biçimde istemsiz kasılmaların olmasıdır. Kasılmalara kaygılar, korkular eşlik eder. Bunlara bazen tüm bedende kasılmalar, bacakların kapanması, titreme, çarpıntı, terleme, bulantı, kusma, fenalık hissi ve ağlama eşlik edebilir. Vajinadaki kasılma çoğu kadında cinsel birleşmeye izin vermez. Daha az sayıda olguda ise zorlamayla giriş olabilir ancak birleşmeler ağrılı ve acılı olarak sürer gider. Vajinismus deneyimleyen kadınlar için yalnızca cinsel birleşme değil tampon kullanmak, jinekolojik muayene olmak da zordur.

Ülkemizde cinsel sorunların görülme sıklığıyla ilgili araştırma yapmak zor; çünkü cinsellik konusunda konuşmak, özellikle de bir cinsel sorun hakkında konuşmak zor. Cinsel sorunları olan kişiler bu konudan kimseye bahsetmeme eğilimindeler, en yakınlarına bile. Türkiye’de cinsel sorunları saptamak amacıyla Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği-CETAD (2006) tarafından gerçekleştirilen bir taramada, %54 kadının ilk birleşme denemesinde korku, acı hissi ve kaçınma davranışı tanımladıkları ve cinsel birleşmenin gerçekleşmediği saptanmış, bu kadınların %17’sinin halen birleşemediği ya da birleşmede sorunlar tanımladığı tespit edilmiştir. Bu da çalışmaya katılan kadınların %10’unda vajinismus ya da ağrılı cinsel birleşme olduğu sonucunu doğurur ki bu hiç de azımsanmayacak bir orandır. Kadınlarda en sık görülen cinsel sorun olmamasına rağmen vajinismus sorunu, cinsel tedavi merkezlerine başvuran kadınlarda ilk sırayı almaktadır. Bu araştırmada cinsel sorun sebebiyle başvuran kadınlarda vajinismus %75 oranında (Doğan, 2009), başka bir araştırmada da cinsel olarak birleşememe sorunu nedeniyle başvuran çiftlerde vajinismus %81 (Özdemir, 2008) oranında saptanmıştır.

Cinsel eğitimin uygun verildiği, cinselliğin konuşulabildiği, çocukluk yaşlarından itibaren cinselliğin bir haz alma davranışı olarak kurgulanabildiği, kadının cinselliğine de değer verildiği toplumlarda vajinismusa daha az rastlanır. İtalya’da 24 birleşemeyen çift üzerinde yapılan bir araştırmada, vajinismusun Batı toplumlarında doğan ve yetişen kişilerde pek görülmezken Orta Doğu ülkelerinden gelen kişilerde daha sık görüldüğü ortaya konmuştur (Michetti ve ark., 2014). Bu da vajinismusun nedenleri ile ilgili bize fikir veriyor. Bize ayrıca şu soruyu sordurtuyor: Vajinismus bireyin hastalığı mı yoksa toplumun hastalığı mı?

Cinsellikle ilgili yanlış inanışlar ve tabular vajinismus gelişiminde önemli. Ülkemizde çocukluktan kalma korkuların, bekaret kavramına verilen tartışılamayan önemin, ‘kızlık zarı’ ve ‘ilk gece’ konusundaki yaygın yanlış inanışlarla pekişen kaygıların, geleneksel toplumlarda flörtöz ilişkilerin yaşanmasındaki zorluklar nedeniyle cinsel deneyimin aşamalı gelişmeyip doğrudan cinsel birleşme ile başlamasının vajinismus gelişmesinde etken olduğu söylenebilir. Toplumun cinselliğe bakışı temel etken gibi görünse de bazen başka nedenler tabloyu ağırlaştırabilir. Vajinismus deneyimleyen kadınlarda geçmişteki cinsel travmaların etkilerine, çocukluktaki aile içi etkileşimler nedeniyle kadın rolünü benimsemekle ilgili zorluklara, gebe kalmakla ilgili kaygılara da rastlanabilir. Ayrıca heteroseksüel evliliğe zorlanan eşcinsel kadınların cinsellikte yaşadığı sorunlar ve zorlanmalar “vajinismus” deneyimiymiş gibi karşımıza çıkabilir veya yanlış biçimde “vajinismus” tanısı konulabilir.

Cinsel öykü alırken kadınlara sorduğumuz sorulardan biri “hiç cinsel organlarınıza baktınız mı, dokundunuz mu” sorusudur. Bu soruya o kadar çok kadın “temizleme dışında dokunmadım, hiç bakmadım” cevabı vermektedir ki. Vajinismus sorunu yaşayan pek çok kadın cinsel terapiye başladıktan sonra cinsel organlarını tanımalarının tedavi olmalarında çok önemli etken olduğunu söylerler.

Vajinismus genellikle cinsel yaşamın başlangıcında, ilk cinsel birleşmede, geleneksel-muhafazakar toplumlarda evliliğin ilk gecesinde ortaya çıkar. Bunun nedenlerini anlamak çok zor olmasa gerek. Cinsel organlarına bakmaları, dokunmaları, bedenlerini ve cinsel organlarını bir başkasına göstermeleri yasaklanan kadınlardan evlendikleri zaman, belki de görücü usulü evlenip yeterince tanımadığı bir erkeğin yanında çıplak kalmaları ve cinsel birleşme yaşamaları bekleniyor. Vajinismus yalnızca görücü usulü evlenen kişilerde değil, birbirini tanıyarak, severek evlenen, evlilik öncesi bekarete verdikleri önem sebebiyle cinsel birleşme denemeyen, ama cinsel birleşme dışında cinsel yakınlaşmaları olan çiftlerde de ilk cinsel birleşmeyi denediklerinde ortaya çıkabiliyor. Vajinismus, elbette sadece evli kişilerde görülen, evlilikle ortaya çıkan bir sorun da değildir. Evlilik öncesi cinsel ilişki yaşayan kadınlarda da vajinismus ortaya çıkabilmektedir. Bütün bunlar da kadınların üzerindeki bekareti koruma baskısının ne kadar fazla olduğunu ve cinsellikle ilgili korku ve kaygıların ne kadar derin olduğunu göstermektedir. Bazı kadınlar “ben baskı altında yetişmedim, bunun başıma geleceğini hiç tahmin etmezdim” diye ifade ederler.  Bu durum, cinsellikle ilgili baskıların bilinçaltımızda sandığımızdan daha kökleşmiş olduğunu ve bekaret veya cinsel birliktelik için evliliği bekleme gibi tabuları olmayan kadınların da bu patriyarkal kodlamalardan ne kadar etkilendiğini göstermektedir.

Vajinismus deneyimleyen kadınlarda cinsel ilişki sırasında aydınlıkta kalamama, çıplaklıktan, kendi cinsel organlarına bakmaktan ve dokunmaktan, partnerin cinsel organına bakma ve dokunmaktan, meniden kaçınma gibi tutumlar da çok sık görülür. Vajinismus deneyimleyen kadınlardan öykü aldığımızda karşılaştığımız bir şey de, cinsellikle ilgili bilgi ve deneyim yetersizliği ve yanlış bilgilerin, cinsellikle ilgili mitlerin çok fazla olduğudur. Bunlar yaygın olarak cinsel ilişkinin çok ağrılı ve zor olacağı, vajinanın çok dar olduğu, cinsel birleşme sırasında çok kanama olacağı gibi mitlerdir.  Bunların çoğu yanlış duyumlardan kaynaklanmaktadır. Kadınlar arasında yanlış bilgi ve mitlerin olduğu konulardan biri de hymen / “kızlık zarı” ile ilgili olanlar. Bir yandan halen bazı bölgelerde kanlı çarşaf gösterme geleneğinin devam ediyor olması da çiftin üzerinde büyük bir baskı yaratıyor.

DSM-5’e (2013) göre vajinismus (genital pelvik ağrı/penetresyon bozukluğu) tanı kriterleri şöyledir:

  1. Cinsel birleşmenin, yani penisin vajinaya girişinin olmaması,
  2. Cinsel birleşme deneyimlerinde ağrı ve acı hissetmesi,
  3. Cinsel birleşme denendiğinde ağrı ve acı hissetmekten korku,
  4. Pelvik taban kaslarında kasılma, titreme, ağlama gibi tepkiler.

Burada birkaç nokta önemli. Bazen cinsel birleşme gerçekleşmiş, ancak hâlâ vajinismus deneyimleyen çiftler görebiliyoruz, kadın ağrı ve acı hissetmesine rağmen çift, toplumsal/ailesel beklentiler ve baskılar nedeniyle cinsel birleşmeyi gerçekleştirmiş olabiliyor. Bu kişilerde daha sonra cinsel birleşmeye yönelik korku, ağrı ve acı duyma kaygısı daha fazla oluyor. Yani cinsel birleşmenin olması, vajinismus tanısını dışlamıyor. Vajinismus yaşayan kadınlara ‘cinsel birleşmeyi denerlerse belki vajinismusu aşabileceklerini’ söylemek asla doğru değil. Bazı kadınlarda cinsel birleşme denemesi sırasında bacaklarının kasılması sonucu penis, vajinaya temas bile edemiyor olabilir ya da vajinada kasılma ve ağrı, acı duyma korkusu sebebiyle penis vajinaya temas etse bile birleşme gerçekleşmiyordur. Yani yukarıdaki 4 maddeden herhangi birinin deneyimlenmesi bile bu tanıyı koymayı gerektirir.

Vajinismus yaşayan bazı kadınlar, partnerleriyle bir noktada cinsel birleşme denemelerini bırakırlar ve cinsel hazzı önceleyen bir cinsellik deneyebilirlerse, cinsellikten haz almayı böylelikle öğrenebilirler. Başka deyişle cinsellik tümüyle penetrasyona indirgenmediğinde, temas ve haz merkeze alındığında vajinismusun aşılması daha kolay olur. Birleşmelerin olduğu cinsellikler bazen fazla birleşme odaklı olup sevişmenin ihmal edildiği, dolayısıyla cinsel olarak yeterli uyarılmanın olmadığı bir hale bürünebilir. Bu kadınlarda vajinanın ıslanmaması olarak kendini gösterir ki bu da kadında vajinismus olmasa bile cinsel birleşme sırasında ağrı ve acı duyulmasına yol açar. Vajinismusla baş etmeye çalışan kadın eğer cinsel ilişkide kendini güvende hisseder, onayı olmadan partnerinin penisini vajinaya yerleştirmeyi denemeyeceğini bilirse, penisin vajinaya sürtünmesine veya partnerin elle veya oral olarak klitorisi uyarmasına izin verir ve bu yollarla orgazm olabilir. Yani bazen vajinismus sorunu çiftin daha deneysel ve haz odaklı sevişmeleri ile çözülebilir.

Vajinismus deneyimleyen kadınlar sıklıkla kendilerini kadınlık açısından yetersiz hissederler, partnerin beklentilerini yerine getiremediklerini, mutlu edemediklerini düşünürler, partnere karşı mahcup hissederler.  Oysaki ne kadın olmanın ne de cinselliğin tek göstergesi cinsel birleşmeyi gerçekleştirmiş olmak, yani vajinaya penisin girişidir. Ayrıca unutulmamalı ki vajinismus sadece kadının sorunu değil, her cinsel sorunda olduğu gibi çiftin sorunudur. Buna rağmen vajinismus deneyimleyen birçok kadın sözbirliği etmişçesine eşinin “anlayışlı” olduğunu ifade eder, yani sorunu tek başına üstlenir.

Vajinismus sorunu yaşayan çiftlerin yardım alma eğilimleri ve bilgiye ulaşma şansları, günümüzde özellikle dijitalleşme ile daha da arttı. Ancak hem dijital ortamda yoğun bilgi kirliliği hem de sözde tedaviye yönelik yanlış ve etik olmayan uygulamalar da sık görülmekte. Çiftler bu yanlış uygulamalarla hem maddi açıdan zarara uğramakta, zaman kaybetmekte hem de travmatize olup tedavi motivasyonlarını yitirmektedir. Vajinismus bu konuda uzmanlaşmış ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanları ve klinik psikologlar tarafından tedavi edilmelidir. Çünkü vajinismus semptomunu vajinada gösteren bir ruhsal sorundur ve cinsel terapi teknikleriyle tedavi edilmesi gerekir. CETAD, 21 yıldır Türkiye’nin her yerinde var olan, cinsel sorunlara etik, doğru ve bilimsel yaklaşım ve tedavisini sağlayan çok sayıda cinsel terapist yetiştirmiştir ve yetiştirmeye devam etmektedir. Göz ardı edilmemesi gereken bir konu ise vajinismusa yönelik bütün bu cinsel terapilerin, kadının heteroseksüel bir cinsel yönelime sahip, aseksüel olmayan bir birey olduğu ve cinsel birleşmeyi arzulayan bir kadın olduğu koşullarda uygulanması gereken bir yöntem olmasıdır.

 

Kaynakça

Amerikan Psikiyatri Birliği (2013). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı (E. Köroğlu, Çev. Ed.). Ankara:  Hekimler Yayın Birliği.

Doğan, S. (2009). Vaginismus and accompanying sexual dysfunctions in a Turkish clinical sample. J Sex Med Jan, 6(1), 84-92.

Michetti P. M. ve ark. (2014). Unconsummated marriage: Can it still be considered a consequence of vaginismus? Int J Impot Res Jan, 26(1), 28-30.

Özdemir Ö. ve ark. (2008). The unconsummated marriage: Its frequency and clinical characteristics in a sexual dysfunction clinic. J Sex Marital Therapy, 34(3), 268-79.

 

Yayınlanma Tarihi: 30.01.2023

Leave a Reply