Özge Akyüz

Türkiye hapishaneleri yetişkin, erkek, heteroseksüel, Sünni Müslüman ve sağlıklı kişilere göre düzenlenmiş mekanlardır. Kadın mahpusların cinsiyete özgü ihtiyaçları hapishane sistemi içerisinde görünür değildir. Anneleri mahpus olup dışarıda korumasına bırakılacak kimsesi olmayan 0-6 yaş grubu çocuklar, anneleri ile birlikte hapishanede kalabilmektedir.[1] [2] Dolayısıyla bu çocuklar da annelerinin yargılanmaları sebebiyle hapsedilmekte, ihtiyaçlarına göre düzenlenmemiş mekanlarda tutulmaktadır.

2024 Eylül itibariyle 759 çocuk Türkiye hapishanelerinde anneleri ile birlikte kalmaktadır.[3]  İnfaz sistemindeki istatistikler çok sınırlı ve genel çerçevede paylaşılmaktadır. Ayrıştırılmış veriye ulaşmak çoğunlukla mümkün değildir. Örneğin, hapishanede çocuklarıyla tutulan kadınların kaçının tutuklu, kaçının hükümlü olduğuna ilişkin bir veri paylaşılmamaktadır. Yahut çocukların anneleri ile birlikte kadın hapishanelerinde mi, erkek hapishanelerinin kadın koğuşlarında mı, anne-çocuk ünitelerinde mi tutulduğuna ilişkin veri paylaşımı yapılmamaktadır. Bu durum çocukların ve annelerin ihtiyaçlarına ve koşullarına ilişkin izleme yapılmasını zorlaştırmaktadır.

0-6 yaş arasındaki çocuklar, anneleri ile birlikte kadın hapishanelerinde, yeni ve sınırlı bir uygulama olan ve henüz iki hapishane kampüsünde faaliyete geçirilen müstakil anne-çocuk ünitelerinde ya da erkek hapishanelerinin kadın koğuşlarında tutulabilmektedir. Her halükarda çocuğun tutulma koşullarına bağlı olarak ve aynı zamanda doğası gereği hapishaneler, çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimine zarar verebilmektedir. Çocuğuyla tek başına ilgilenmek zorunda kalan kadın açısından da birçok sorun açığa çıkabilmektedir.

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneğine (CİSST) gelen başvurulara göre çocuklarıyla birlikte tutulan kadın mahpuslar, hapishanelerde hem kendileri hem de çocukları için ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır.[4] Kalabalık koğuşlar, hijyenik olmayan ortamlar ve çocukların temel ihtiyaçlarını karşılayacak imkanların bulunmaması, tutulma koşullarını daha da zorlaştırmaktadır. Sağlık hizmetlerine erişim konusunda da sorun vardır; hapishanelerde çocuk doktorunun olmaması ve revire erişimde karşılaşılan gecikmeler, çocukların sağlığını tehlikeye atmaktadır. Hapishanelerde eğitim ve oyun alanlarının yetersizliği, çocukların sosyal ve zihinsel gelişimini olumsuz etkilemektedir (Savcı ve Köksal Akyol, 2021). Kreş ve oyun alanlarının sınırlı olması, çocukların akranlarıyla etkileşim kurmalarını engellerken, anneler de çocuklarına uygun şekilde bakım sağlama konusunda zorluk yaşamaktadır. Duruşmaya, hastaneye veya başka hapishaneye sevk esnasında hapishane dışına çıkarılan kadınlara çocukların eşlik etmesi halinde çocukların annelerini ring aracında kötü koşullarda ve kelepçeli olarak görmesi; çocukların annelerinin bulunduğu koğuşa getirilmesi ya da dışarıdaki yakınlarına teslim edilmesi esnasında annelerin çocuklarını karşılamak ya da yakınlarına teslim etmek üzere koğuş dışına çıkamaması sebebiyle, çocukların hiç tanımadıkları insanlara, üniformalı personele teslim edilmesi de çocuklar ve kadınlar üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır (Yaşam Hakları Derneği, 2021).

Toplumsal cinsiyet rolleri gereği annelik, fedakarlık, namus ve erdemlilik kavramlarıyla özdeşleştirilir ve bu durum kadınlar üzerinde güçlü kültürel beklentiler yaratır. Bu bağlamda, mahpus anneler, hem hapishanenin yapısal koşulları sebebiyle çocuklarına istedikleri gibi bir bakım verme imkanına sahip olamazken hem de toplum tarafından kötü anne olmakla damgalanabilmektedir. Bu durum çocuklarıyla tutulan veya çocukları dışarıda olan kadın mahpuslar bakımından hapishane koşullarını daha da katlanılmaz ve anksiyetesi yoğun bir hale getirebilmektedir (Duman, Doğan ve Akarsu, 2019).

Annelerinin yanında 6 yaşına kadar kalan çocuklar, daha sonra kendilerine bakacak kimseleri yoksa Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı kurumlara gönderilmektedir. Hapishanede yetersiz de olsa anne-çocuk ilişkisi kurulmakta, bu ilişki kadınların dışarısıyla ve yaşamla olan bağını güçlendirici rol oynamaktadır. Ancak 6 yaşına gelince birden çocuk anneden alınmakta ve bu durum gerek çocuk,  gerek kadın için başlı başına travmatik bir duruma bürünebilmektedir.

“Kadın Mahpuslara Muamele ve Kadın Suçlular İçin Hapis Dışı Tedbirlere Dair Birleşmiş Milletler Kuralları (Bangkok Kuralları)” kadın mahpusların toplumsal cinsiyet farklılıkları nedeniyle erkeklerden farklı muamele görmeleri gerektiğini vurgular.[5] Bu kapsamda kadınlar için mümkün olduğunca hapis dışı cezalandırma yöntemlerinin değerlendirilmesini önerir. Özellikle hamile kadınlar, emziren anneler ve çocuklarıyla birlikte hapishanede bulunan kadınlar için sağlık, hijyen ve sosyal ihtiyaçların karşılanması gerektiğini belirtir. Kurallara göre, anneleriyle birlikte hapishanede kalan çocuklara asla mahpus muamelesi yapılmamalı, onların gelişimsel ve psiko-sosyal ihtiyaçlarına uygun ortamlar sağlanmalıdır. Hapishane personeli bu alanda gerekli eğitimleri almalıdır. Çocukların anneleriyle birlikte hapishanede kalması kararı ve hapishane dışına çıkarılması gerektiğinde alternatif bakım düzenlemeleri her zaman “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi” doğrultusunda çocuğun yüksek yararı göz önünde bulundurularak gerçekleştirilmelidir.[6]

Türkiye’de, anneleriyle birlikte hapishanede kalan çocukların durumu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun kapsamında düzenlenmiştir. Bu kapsamda anneleriyle kalan çocuklara ve süt emziren annelere durumlarına uygun gıda verilmesi, hamile olan ya da doğum yapmış kadınların cezalarının belirli şartlar altında ertelenmesi, belli koşullarla mazeret izninden yararlanması, çocukların ciddi sağlık sorunları olması durumunda annelerin ceza ertelemesi talep edebilmesi, denetimli serbestlikten daha uzun bir süre yararlanma ve özel infaz usullerinden yararlanma gibi uygulamalar söz konusudur.

Anne-çocuk üniteleri ve anne-çocuk yaşam alanları, mahpus annelerin ve onlarla birlikte kalan çocukların ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenen istisnai mekanlardır.[7] Anne-çocuk ünitelerinin, hapishanede anneleriyle birlikte kalan küçük yaştaki çocukların daha insancıl ve gelişimlerine uygun bir ortamda büyüyebilmeleri için oluşturulduğu ileri sürülmektedir.  Bu ünitelerde anneler, çocuklarıyla birlikte daha rahat koşullarda yaşamlarını sürdürebilir, aynı zamanda çocuklar oyun, eğitim ve sosyal faaliyet imkanlarından yararlanabilir. Türkiye’de bazı hapishanelerde pilot olarak uygulanan anne-çocuk ünitelerinde, açık ve kapalı oyun alanları, mutfak ve çamaşırhane gibi temel ihtiyaçları karşılayan bölümler bulunur. Bu ünitelerde uzman psikologlar ve çocuk gelişim uzmanları gözetiminde hem çocukların gelişimi izlenir, hem de annelere ebeveynlik becerileri konusunda destek sağlanır. Bu bilgilere, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamalar doğrultusunda ulaşılmıştır. Sivil toplumun hapishanede doğrudan izleme yapma imkanı olmaması sebebiyle bu ünitelerdeki işleyişe ilişkin doğrudan bir bilgi edinilememiştir. Anne-çocuk üniteleri, çocukların hapishane koşullarından daha az etkilenmesini sağlamak açısından önemli bir adım olsa da, kapsamının genişletilmesi ve tam anlamıyla hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, 0-6 yaş arası çocuklarıyla birlikte hapsedilen anneler hakkında tutuklama tedbirinin ve hapis cezasının alternatifleri geliştirilmeli ve bu alternatiflerin zorunlu olarak uygulanması üzerine yasal düzenlemeler yapılmalıdır (CİSST, 2022).

 

Kaynakça

Adalet Bakanlığı (2024). Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün meclise sunduğu yazılı soru önergesine verilen E-56020453-610-1161-5247/7284 sayılı cevap.

Birleşmiş Milletler, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, 1989.

Birleşmiş Milletler, Kadın Mahpuslara Muameleye İlişkin Kurallar (Bangkok Kuralları), 2010.

CİSST (2022). Yıllık Hapishaneler Raporu 2022. İstanbul: CİSST.

Çengelköylü, C., Bademci, Ö., Çelik, D. ve Karadayı, E. F. (2022). Anneleri ile Ceza İnfaz Kurumlarında Kalan 0-6 Yaş Çocukların Yaşam Koşullarının ve Deneyimlerinin Annelerinin Bakış Açısıyla Araştırılması. Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, 33(4), 1161-1182.

Duman, E., Doğan, D. ve Akarsu, M. (2019). Türkiye’de Kadın Mahpus Olmak. İstanbul: TCPS Kitaplığı.

Savcı, F. ve Köksal Akyol, A. (2021). Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Anneleriyle Kalan 3-6 Yaş Aralığındaki Çocuklar ile Ailesiyle Yaşayan Çocukların Sosyal Beceri Düzeylerinin İncelenmesi. Social Sciences Studies Journal, 2021(88),  4071-4082.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, 12.06.2024 tarihli toplantı tutanakları. https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/KomisyonTutanaklari.

Yaşam Hakları Derneği (2021). Anneleriyle Birlikte Mahpus Olan Çocuklar. İstanbul: Yaşam Hakları Derneği.

5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun.

 

[1] 5275 sayılı Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Madde 65.

[2] Hapishanelerde anneleriyle tutulan çocukların yaşlarına ilişkin uluslararası bir standart bulunmamakta; çocukların annelerinin yanında kalma yaş aralığı ülkeden ülkeye değişmektedir. Küba ve İrlanda sadece 1 yaşın altındaki; İsveç ve Malta 1 yaşa kadar; Etiyopya, Nijerya, Japonya, Güney Kore ve İngiltere 18 aya kadar; Finlandiya 2 yaşa kadar; Danimarka, Almanya, Belçika, Hong Kong, Bahreyn, İsviçre, Yunanistan, Portekiz ve İtalya 3 yaşa kadar; Kenya ve Kanada 4 yaşa kadar; Avusturya çocuklar hazırlık sınıfına başlayana kadar çocukların annelerinin yanında kalmasına izin vermektedir (Çengelköylü, Bademci, Çelik ve Karadayı, 2022).

[3] Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün Meclise sunduğu yazılı soru önergesine Adalet Bakanlığı tarafından verilen E-56020453-610-1161-5247/7284 sayılı cevap (Adalet Bakanlığı, 2024).

[4] Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) 2006 yılında, insan hakları ihlalleri anlamında en riskli mekânlardan biri olan hapishanelerde, mahpusların hak ve özgürlüklerini korumak; haklar, koşullar ve uygulamalar bağlamında hapishanelerin uluslararası insan hakları standartlarına ve insan onuruna uygun hale getirilmesini sağlamak amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

[5] Bangkok Kuralları, Birleşmiş Milletler tarafından 2010 yılında kabul edilen ve kadın mahpusların haklarını korumayı amaçlayan uluslararası ilkelerdir. Bu kurallar, kadınların ceza infaz sistemi içindeki özel ihtiyaçlarını ve karşılaştıkları dezavantajları ele alır. Bangkok Kuralları; cinsiyete dayalı ayrımcılığın önlenmesi, annelerin çocuklarıyla ilişkilerinin korunması, hamile ve emziren kadınlar için özel düzenlemeler yapılması ve rehabilitasyon süreçlerinde kadınlara özgü yaklaşımlar benimsenmesi gibi konulara odaklanır. Bu kurallar, ceza infaz kurumlarında insan haklarına uygun ve kadın odaklı bir yaklaşım geliştirilmesini teşvik eder.

[6] Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS), 1989 yılında kabul edilen ve çocukların haklarını korumayı amaçlayan evrensel bir insan hakları belgesidir. Sözleşme her çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarına sahip olduğunu vurgular. Eğitim, sağlık, barınma, şiddetten korunma, aile ortamında yaşama gibi temel hakların yanı sıra, çocukların kendi görüşlerini ifade etme ve karar alma süreçlerine katılma haklarını da güvence altına alır. Sözleşme, devletlere çocukların haklarını koruma ve bu hakların ihlalini önleme yükümlülüğü getirir. Bugün neredeyse tüm ülkeler tarafından onaylanmış olan bu sözleşme, çocuk hakları alanında en kapsamlı ve bağlayıcı uluslararası metinlerden biridir.

[7] TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun 12.06.2024 tarihli toplantısının tutanaklarına göre Sincan ve Diyarbakır Kadın Kapalı Hapishanelerinde anne-çocuk üniteleri; Rize L Tipi Kapalı, Muğla E Tipi Kapalı, Elmadağ Kadın Açık, Marmara Kadın Kapalı, Sivrice Kadın Açık, Erzincan Kadın Kapalı, İzmir Kadın Kapalı, Sivas Kadın Açık, Sakarya 1 Nolu L Tipi Kapalı, Çarşamba Kadın Kapalı Hapishanelerinde anne-çocuk özel yaşam alanları oluşturulmuştur. Ayrıca Türkiye hapishanelerinde 32 adet anaokulu, 70 adet de oyun alanı bulunmaktadır.

 

Yayınlanma Tarihi: 08.05.2025

Leave a Reply