Zeynep Özen Barkot

Türkçe çevirisi olmayan “gaslighting”, bir istismar ve psikolojik şiddet yöntemidir. Gaslighting, istismarcının karşısındaki özne ya da grubu, gerçeklik algısından şüphe duymaya, rasyonel ve ruhsal zeminini sorgulamaya götürerek kontrol altına almaya çalıştığı bir tahakküm biçimidir. Bu istismar biçiminin ayırt edici özelliği, failin, hedefteki öznenin yaşamsal rabıta ve koordinatlarını sistematik olarak yerinden edecek şekilde suçlayıcı adlandırmalar, ithamlar ve atıflarla ilerlemesidir. Gerçekleri kasıtlı olarak inkar etmek ve çarpıtmak, çoğunlukla sözlü olarak kötü muamelede bulunmak, hedefteki özneyi küçümseyen/hor gören, en çok da suçlayan ifadeler sarf ederek öznelliğini ve toplumsal kimliğini yok saymak, bu sürecin yine belirgin özelliğidir (Nazir ve Özçiçek, 2021).  Bu sistematik şiddet, failin, kendisine teslimiyeti garantilemek için istismara maruz kalanın kendi ihtiyaç ve arzularını hiçe saymasına, onlardan vazgeçmesine ve en nihayetinde öz algısından kuşku duyacak bir öznel/toplumsal hafızaya savrulmasına yol açacak şekilde, epistemolojik bir üstünlük kurmasına da bağlıdır (Stark, 2019). Gasligting’e başvuran kişi, buna maruz bıraktığı özneyi açık ya da örtük müdahalelerle yanlış yaptığına, mütemadiyen haksız ya da mevcut sorunun tetikleyicisi olduğuna, daha genel deyişle her daim sorun olarak tanımlanan neyse onun “faili” olduğuna inandırdığı yansıtmacı bir retoriği benimser.  Bu açıdan istismarı, failin hedefindeki özne ya da grubun kendi hafızasını, bilişsel becerilerini, etik değerlendirmelerini kısa devreye uğratan ve en geniş anlamda özne ya da grubu öz-kaynaklarından mahrum etmeye yönelen bir istila hali olarak da okumak mümkündür.

Kavramın kökeni, İngiliz oyun ve roman yazarı Patrick Hamilton’un kaleme aldığı Gaslight adlı tiyatro eserinin, önce Thorold Dickinson, ardından 1944’te George Cukor tarafından Hollywood’da aynı adla yeniden çevrilerek popülerleşen yapımına dayanır. Film, genç bir kadın olan Paula Alquist’in çiçeği burnunda evliliğinde maruz kaldığı, sonu fiziksel şiddete varan duygusal manipülasyonu konu alır. Görünüşte her daim sakin ve ilgili duran, partnerinin iyiliğini ve esenliğini gözeten Gregory, adım adım Paula’yı psikotik bir krizin içinde olduğu fikrine inandırır. En başta onu sosyal ilişkilerinden yalıtır, yalnızlaştırır; ardından hafıza problemleri yaşadığına ve ilişkilerindeki patolojinin o olduğuna ikna eder ve sonunda kadını ruhsal yıkımın eşiğine getirir. Paula, başta eşinin iyi niyetini sorgulamaz ve başından geçenleri masum unutkanlıklar olarak tanımlarken; giderek halüsinasyonlar gördüğünün ya da “hasta” olduğunun kabulüne vararak kendisini ilişkideki sorunların tek sorumlusu addeder. Film boyunca evin aydınlatmasında kullanılan gaz lambalarının akımındaki gel-gitler, Paula’nın partneri tarafından ona yüklenen dengesizliğin; ama aslen eril psişenin bozukluğunun bir göstergesi olur. Kavram, bu gaz lambası metaforundan türetilmiştir.

Gaslight filmi, failin sorumluluğunu polisiye bir öykü içinde silikleştirmesi, kadın karakteri aşırı pasif ve kırılgan temsil etmesi ve kadının kendisiyle ilgili hakikate erkek bir kurtarıcının aracılığıyla erişmesi gibi bir çok handikaba sahip olsa da, bir istismar biçimi olan gaslighting’in içerdiği yöntemler açısından bir çok ipucuna sahiptir:  Birincisi, istismar tek bir vakaya dayalı değildir, farklı manipülasyon ve psikolojik şiddet formlarını barındıran bir sistematikte ilerleyerek zamana yayılmıştır. İkincisi, bu şiddet örüntüsünde, failin sözde rasyonel gerekçelendirmelerinin altında toplumsal cinsiyete ilişkin normları, genellemeleri, makbul sayılan ahlaki söylemleri ve onların bağlandığı hiyerarşileri bulmak elbette tesadüf değildir. İstismarcının söylemine daha yakından bakıldığında, failin çoğu zaman hedefteki kişiyi toplumsal cinsiyet hiyerarşisini kuran kategorilerle tanımladığı, onu patriyarkanın “makbul” saydığı davranış ya da eylem biçimlerine sürüklemeye çalıştığı görülecektir. Bu istismar türünün “sinsiliği” ya da hemen ilk etapta göze çarpmayan niteliği, tam da onun hali hazırdaki iktidar örüntüleri üzerine inşa edilmesi daha kolay olan, bu iktidar ilişkilerini besleyen ve onlarla iç içe geçen bir şiddet biçimi olmasından kaynaklanır. Dolayısıyla, eril iktidarın devamlılığını sağlayan “tek taraflı feragat, susturma, yok sayma, sosyal hayattan çekme, damgalama, mağdur suçlama” gibi pratiklere hem eşlik eden hem de onları yeniden üreten gaslighting, sadece ikili ilişkilerde değil, sosyal yaşamın her alanında ortaya çıkabilir: Bu nedenle baba, ağabey, iş arkadaşı, yoldaş ya da kendini manevi otorite olarak kabul ettirmeye çalışan her türden eril pozisyonun, kadınların ve LGBTİ+’ların “kafa karışıklığı”na, “argümanlarının yetersizliği”ne, “ifade yoksunluğu”na yönelik yaygın retorikleri üzerinde daha fazla durmaya ve onları deşifre etmeye ihtiyaç vardır.

Tek bir biçimi olmasa da, gaslighting sürecinin aşamalarını belirginleştirmek, onu görünür kılmak açısından önemlidir. Gaslighting, çoğu kez failin idealizasyonuyla başlayan, istismara uğrayan özneyi faile bağımlı hale getirecek, onu sürdürülen bir tedirginlik ve ruhsal gerilimde bırakacak şekilde değersizleştirme taktiklerinin çeşitlemelerini içeren ve mütemadiyen fail(ler)in aklanmasına varan bir şiddet türüdür. Gaslighting’de istismarcı/fail, kendisiyle ilgili müşfik, sevecen, rasyonalite ilkesini hayatın merkezine almış, düşünceli ve destekleyici bir figür olarak ideal bir imge yansıtır ve istismara maruz kalan üzerinde bu yolla bir güven inşa eder. Sarkis’e göre istismarcının karşı tarafı gözetme davranışlarının ardında herhangi bir duygulanım taşımayan, sadece göstergelerden ibaret, bu nedenle de içi boş bir “bilişsel empati” (2018:18) yatar. Bu süreç, kimi zaman istismara maruz kalanın izolasyonuyla eşgüdümlü ilerler: Mağdur “kendi iyiliği, sağlığı ya da güvenliği adına” farkına varmaksızın sosyal ilişkilerinden yavaş yavaş koparılır.

Bu duygusal şiddet, “hile ile atlatma, kasıtlı muğlaklık, üstü kapalı gözdağı verme, örtülü tehditler, suçluluk duygusu uyandırma, utandırma, kurban rolünü oynama, aşağılama, hizmetkar rolü oynama, baştan çıkarma, açık ya da örtülü ithamlar, masumiyet/cehalet/kafa karışıklığı numarası yapma ve öfkelenme” (Simon, 2010) gibi çeşitli taktikleri içerir. Bu yolla istismar edilen özneler, sistematik bir değersizleştirmeye maruz kalırlar. Bu noktada öznelerin kendi semptomlarını onlara karşı kullanma, başka bir deyişle öznelliğin beslendiği psişik kaynakları onlar aleyhine döndürme, zaaflara vurgu yapma, mağduru duygusal ikilemlerde bırakma, mağdur ile başkaları arasında karşılaştırma yapma, başkalarına mağdurun delirmiş olduğunu söyleme gibi tekniklerden de bahsedilebilir. İstismara maruz kalan özne, failin kendi rasyonel gerekçelendirmeleri adına -ruhsal dünyasını ya da kişisel tarihini açtığı oranda- geçmişteki olayların etkisinin kendi aleyhine kullanıldığı bir güzergahta yeniden travmatize edilebilir. Gaslighting’in ona maruz kalan açısından ruhsal ve bilişsel açıdan yıkıcı etkileri, ikili ilişkinin dinamiğinin ötesinde, manipülasyon ve psikolojik şiddetin, istismarcının hakkında “ehliyetsiz” bir imge yarattığı özneye dair ötekilerin bakışını yönlendirebilmesinden de kaynaklanır; fail/saldırgan kendi kurgusunu, kişisel ya da ortak sosyal ilişkilerinde de kabul ettirebilir. Bu teknikler sayesinde fail/saldırgan niyetini görünmez kılarken, istismara maruz kalan kişi her daim kendini savunma pozisyonunda bulacak, kişisel ve toplumsal meşruiyetini ispata zorlanacaktır.

Eylemlerinin sorumluluğunu hiçbir koşulda almayan ve aslında kendi edimlerinin içeriğindeki manipülasyonu sürekli olarak istismara maruz kalana yansıtan/yükleyen istismarcı, benimsediği “tersine çevirme” taktikleriyle “narsistik sapkınlık”la (Morelli ve Cuoderc, 2022) benzerlik gösterir. Ne var ki, gaslighting’i psikolojikleştirerek onu bir patoloji olarak adlandırmak, onu marjinalize etmenin bir aracı olarak da işlev görebilir. Zira gaslighting, bugün eril iktidarın kendi hiyerarşik üstünlüğünü korumak için kadın ve LGBTİ+ beyanlarını değersizleştirme, indirgeme, çarpıtma, önemsizleştirme ve bulanıklaştırma yöntemi olarak gündelik yaşamın birçok veçhesine yayılmış durumdadır. Öfke patlamalarından aşağılayıcı, haysiyet kırıcı sözlere ya da öznelerin eylem ve ifadelerini geçersizleştirmeye yönelen jest ve mimiklere değin geniş gaslihting spektrumu,  kamusal alanda da ortaya çıkabilir ve grup şiddetinin örgütlenmesine aracılık edebilir. Dolayısıyla, kolektifleri itibarsızlaştırmanın, onları hafızasızlaştırmanın ya da seçici-kurgusal bir hafıza inşa etmenin yolu olarak, “toplumsal ve kültürel gaslighting’in” varlığından da bahsedilebilir.

Sonuç olarak, istismarcının adım adım inşa ettiği delüzyon toplumsal onay gördükçe, ona maruz kalanın kendisine olan inancının, özgüveninin, değer sistemi ve daha genel anlamda ruhsal tutunma noktalarının çok daha fazla zedeleneceği öngörülebilir. İster kişisel isterse de toplumsal düzeyde olsun, gaslighting’le baş etmek, önce sorunun tanımlanabilmesine, onun bir dizgeye kavuşturulabilmesine ve her türlü re-travmatizasyon formundan (bilhassa mağdur suçlama ve mağdura dönen açık ya da gizil ithamlardan) kaçınarak konuşulabilir kılınmasına bağlıdır (Stern, 2017). İçe kapanma, psikosomatik rahatsızlıklar ya da depresyon gibi ciddi sorunlara da neden olabilen gaslighting için uzman desteği almak önemlidir, ancak istismara maruz bırakılanla gösterilen dayanışmanın rehabilite ve onarıcı gücü tartışılmaz durmaktadır.

 

Kaynakça

 Chapoux Morelli P. ve Couderc, P. (2022). İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon: Narsist Bir Partnerle Yüzleşmek (I. Ergüden, Çev.). İstanbul: İletişim Yayınları.

Nazır, T. ve Özçiçek, A. (2021).  Gaslighting: İki Yüzlü Duygusal İstismarla Yüzleşmek. Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi (AUJEF), 6(3), 241-250.

Sarkis, S. (2018). Gaslighting: How to Recognize Manipulative and Emotionally Abusive People-and Break Free. New York: Hachette Book Group.

Simon, G. (2010). In Sheep’s Clothing: Understanding and Dealing with Manipulative People. Marion: Parkhurst Brothers Publishers.

Stark, C. A. (2019). Gaslighting, Misogyny, and Psychological Oppression. The Monist, 102(2), 221–235.

Stern, R. (2007). The Gaslight Effect: How to Spot and Survive the Hostile Manipulation Others Use to Control Your Life. New York: Morgan Road Books.

 

 

Yayınlanma Tarihi: 01.04.2023

Leave a Reply