Özge Yılmaz

Âdet kanaması, biyolojik bir gerçeklik. UNICEF’e göre her ay 1,8 milyar kadın ve yumurtalıkları olan bir bedene sahip kişi âdet görüyor. Menstrüal hijyen ise kültürel normlar, ailevi etkiler, kişisel tercihler, ekonomik durum ve sosyokültürel baskılar ile yönetiliyor.

Âdet döneminde kullanılan ürünlerin tarihinde çok çeşitli yöntemler ve kadın yaratıcılığının izleri var. Kadınlar, yüzyıllar boyunca mevcut imkânları ile bez parçaları, pamuk, koyun yünü, örgü pedler, tavşan kürkü, çimen, kâğıt hamuru gibi malzemeler kullanıyor. 1900’lerin başında bezlerini külotlarına iğneleyip sabitliyor, eteklerinin altına âdet önlükleri giyiyor. Yıllar içerisinde tüm bu yöntemler yerini büyük ölçüde günümüzdeki modern âdet ürünlerine bırakıyor.

Hijyenik ped, en bilinen regl ürünü. Tek kullanımlık ped fikri ilk defa Fransa’da savaş alanında çalışan hemşirelerin, odun hamurundan yaptıkları bandajları savaş yaralarındaki kanamaları durdurmak için kullanmaları ve bu materyalin oldukça emici, ucuz, pratik ve kolay ulaşılabilir olmasının âdet dönemlerinde de hayatlarını kolaylaştırabileceğini farketmeleri ile ortaya çıkıyor. Aynı fikri ticari hale getiren üreticiler, 1888 yılında South ball pad’i üretiyor. Amerika’da Johnson & Johnson, 1896’da, Lister’s Towel:  Sanitary Towels for Ladies’i (Kadınlar İçin Hijyenik Havlular) üretiyor ancak, ürünün adının içeriğini yansıtmasındaki netlik ve açıklık, kadınların bu ürünü rahat satın almalarına engel oluyor ve 1920’lerin başında ürünün ismi Nupak, daha sonra da Modess olarak değiştiriliyor. Hijyenik ped, piyasadaki yerini almış olsa da pek çok kadın ekonomik sebeplerle geleneksel yöntemleri kullanmaya devam etmek zorunda kalıyor.  Ped satın alırken utanç ve damgalanma bariyerini aşmak da hiç kolay olmuyor. Bu nedenle ABD’de Modess reklamlarında, kadınlar bir kutunun içerisine para koyuyor,  tezgâhtar ile herhangi bir diyaloğa girmelerine gerek kalmadan raftan pedlerini alıyorlar. Ped alışverişini kolaylaştırmak için “gizli kuponlar”  tasarlanıyor. Ped reklamları “Çekinmeden ve tartışmadan pedinizi alabilirsiniz” sloganlarıyla kadınlara alım kolaylığı sağlamaya çalışıyor.

Hijyenik pedler, rahat ve sağlıklı âdet dönemi vaatleriyle yıllar içerisinde şekilden şekle girip, dermatolojik testlerden geçip, mikro taneciklere kavuşup kadınların “kirli kanlarını” içlerine hapsediyor olsa da içerik olarak ne kadar temiz?  Hijyenik pedlerde stiren, kloroetan, paraben, kloroform, plastik, polyester, alkol, dioksin, boya, parfüm, pestisit gibi kimyasallar, kanserojen maddeler bulunabiliyor. Vajinal mukozanın geçirgenliği ve hassaslığı göz önüne alındığında, bu kimyasalların neden olabileceği sağlık sorunları azımsanamaz. Ayrıca ısı ve nem artışı, genital bölgede enfeksiyonlara, özellikle de mantar enfeksiyonlarına eğilimi artırıyor. Bir kadının tüm hayatı boyunca 5-15 bin ped kullandığı ve bir pedin doğaya karışma süresinin 500-800 yıl olduğu düşünülecek olursa, çevre dostu oldukları da söylenemez. Bir diğer çarpıcı nokta ise vergilendirilirken lüks tüketim maddesi kabul edilen hijyenik pedlerin aslında medikal ürün statüsünde bulunmaları ve bu yüzden içeriklerini açıklamak zorunda olmamaları.

Bambu ve muz ağacı liflerinden yapılan hem daha sağlıklı hem de daha çevre dostu alternatifler mevcut. Organik materyallerden yapılan pedlerin doğaya karışma süresi ise yaklaşık 18 ay.

Tamponun menstrüasyon tarihinde sahneye çıkışı ise Mısır’da, papirüslerin vajina içine yerleştirilmesi ile gerçekleşiyor. İlk kullanım amacının vajinal hastalıkları tedavi etmek ve gebelikten korunmak olduğu düşünülen tampon; yün, tiftik, çimen, pamuk parçaları, sebze lifleri, kaya tuzu, opium, fil dışkısı, kaz yağı gibi çok çeşitli ve hatta garip maddeden günümüzdeki pamuklu, ipli (bazı modellerde aplikatörlü) haline 1929’da Dr. Earle Haas tarafından getiriliyor. 1933’te Gertrude Tendrich tarafından patenti alınıyor ve meşhur Tampax markası ile piyasaya sürülüp hijyenik pede ciddi bir rakip oluyor. ABD ve Avrupa’da çok tercih edilen tamponun cinsellik çağrıştırması ve “kızlık zarı” olarak bilinen hymene zarar vereceği miti, Türkiye’de ve muhafazakarlığın baskın olduğu diğer ülkelerde daha az tercih edilmesine neden oluyor.

ABD Gıda ve İlaç Dairesi (Food and Drug Administration/ FDA), sadece pamuk ve/veya sentetik ipekten yapılan tamponlara onay veriyor. Tampon kullanımı ile ilgili nadir görülen ancak ciddi sayılan bir komplikasyon ise bazı bakterilerin ürettiği toksik bir maddenin böbrek, kalp ve karaciğer hasarı yapması sonucu oluşabilecek bir şok tablosu olan toksik şok sendromu. Ölümle dahi sonuçlanabiliyor. Âdet kanını absorbe ederek işlev gören tampon, vajina içerisinde uzun süre kalırsa veya tampon materyali çok emici bir yapıya sahipse, vajinanın doğal kayganlaştırıcı sıvısını ve bakterilerini de absorbe ederek toksik şok sendromu riskini artırabiliyor. Bu nedenle tampon kullanılırken kullanma talimatlarına uyulması gerekiyor. Tamponlar da hijyenik pedler gibi çevre dostu değil ve içeriklerindeki sentetik maddeler ve pestisitler kanserojen özellikler taşıyor.

Son yıllarda deniz süngeri tamponlar, klasik tamponlara alternatif olarak kullanılmaya başlanmış olsa da, deniz süngerinin temizlenmesi zor; kum, kumtaşı ve bakteri içerebiliyor ve delikli yüzeyleri vajina duvarlarında aşınmalara neden olabiliyor. Klasik tamponlar gibi dikey değil, yatay genişliyor ve çıkarılırken vajina hasar görebiliyor. İçerdiği doğal delikler ve kanalların vajinaya hava girişini artırması, toksik şok sendromu riskini artırabiliyor.

Bir diğer ürün ise menstrüal kap. Ekonomik ve çevreci bir ürün olduğu için son yıllarda popülarite kazanan menstrüal kap 10 yıl süreyle kullanılabiliyor. 1860’ta ABD’de patenti alınan kemerli, kapakçıklı ilk modeller, 1937’de aktrist Leona Chalmers tarafından günümüzdeki modern haline dönüştürülüyor.  Çan şeklindeki silikon kap, âdet kanını toplayıp biriktirerek işlev görüyor. Silikon, insan sağlığına zararlı bir madde değil; bu nedenle de menstrüal kap sağlıklı bir ürün. Nadir de olsa toksik şok sendromuna neden olabiliyor. Değiştirilirken su ve sabunla yıkanması, vajina içerisinde 12 saatten fazla kalmaması gerekiyor. Kadınlara âdet kanama miktarını takip etme ve kendi cinsel organlarını daha iyi tanıma fırsatı sunması da ürünün önemli faydaları.

Period diski ise tıpkı menstrüal kap gibi vajinaya yerleştirilen, rahim ağzına oturup âdet kanını toplayan, vajinada 12 saat kalabilen ancak tek kullanımlık bir ürün. Silikon ya da plastikten yapılan period diskinin en büyük avantajlarından biri âdet sırasında kansız seks yapabilmek.

Menstrüal külot ve tekrar kullanılabilir/yıkanılabilir pedler, özel emici tabakaları olan, pamuk, bambu, polyester kumaş katmanlarından oluşan, antibakteriyel ve antialerjen özellikli, yıkanıp defalarca kullanılabilen âdet ürünleri.  Her ikisi de 5 yıl boyunca kullanılabiliyor. Menstrüal külot, pahalı bir ürün, ancak uzun vadede kesinlikle daha ekonomik. Doğru şekilde temizlendikleri müddetçe oldukça konforlu bir şekilde kullanılıyorlar. Tek olumsuz yanları, bazen kanın sızması ve çok yoğun kanama olan günlerde başka bir âdet ürünü ile birlikte kullanılmayı gerektirmeleri.

Bir de özgür kanama hareketi var. Bu hareket âdet döneminde herhangi bir ürün kullanmayan, istedikleri şekilde ve istediklere yere kanayan kadınların başlattığı bir hareket. Âdetlerini daha fazla saklamak istemeyen kadınlar, bu sürecin normalize edilmesini savunuyor. Regl yoksulluğuna dikkat çekmek, âdet ürünlerindeki yüksek vergileri protesto etmek ve bu ürünlerinin çevreye verdiği zararla ilgili farkındalık yaratmanın yanı sıra dünyanın pek çok yerinde ekonomik nedenlerle serbest kanamak zorunda kalan kadınların varlığını hatırlatmak istiyorlar.

Regli olumlamak ya da kadın olmakla özdeşleştirmek istemiyorum; yumurtalıklara sahip çoğu beden regl görür. Âdet görmek oldukça normal, biyolojik bir durum, ama yine de bilimsel anlamda bir safsata olan menotoksini bir süper güç gibi algılamayı sevimli ve etkili buluyorum. Bu kadar ayrımcılık ve stigmayla mücadele etmek için gerekli olan bir süper güç. Âdet kanı akmaya devam ettikçe de varlığını koruyacak bir güç…

 

Yayınlanma Tarihi: 24.10.2022

Leave a Reply