Aramızda, pek çok temel hak ve özgürlüğün yanı sıra, ifade özgürlüğü ve akademik özgürlüklerin topyekûn baskı altına alındığı OHAL döneminde, ağırlıklı olarak “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini[1] imzaladıkları gerekçesiyle görev yaptıkları üniversitelerden ihraç edilen kadın ve LGBTİ+ akademisyenlerin ve bu akademisyenlerle dayanışma içinde olan STK’lar ve feministlerin çeşitli toplantı ve forumlarla bir araya gelmesiyle kuruldu. Aramızda onlarca yıllık deneyim, emek, birikim ve kazanıma sahip çıkmayı ve üniversite dışında farklı bir mecrada toplumsal cinsiyet çalışmaları, kadın çalışmaları ve queer çalışmalarını sürdürmeyi amaçlıyor.
Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ni imzalayan akademisyenlerin KHK’lar eliyle üniversitelerden tasfiye süreci Eylül 2016’da başladı ve OHAL dönemi boyunca bildiriye imza atan 400’den fazla akademisyen ihraç edildi. Bazı üniversitelerde toplumsal cinsiyet araştırmaları alanında faaliyet yürüten kadın akademisyenlerin büyük çoğunluğunun ihracı nedeniyle lisans ve lisansüstü dersler, programlar yürütülemez hale geldi. Şubat 2017’de Ankara Üniversitesi’nde görev yapan imzacıların neredeyse tamamının ihraç edilmesinin ardından Mart 2017’de Kaos GL’nin Ankara’da düzenlediği “Umudun Alacakaranlığında Ütopya” başlıklı etkinliğin feminist forumunda ve yine Mayıs 2017’de Kaos GL’nin düzenlediği Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşmaların akademisyen-öğrenci forumunda bir araya geldik. Bu buluşmalarda Barış Bildirisi’nin kamuoyuyla paylaşılmasının ardından yaşanılanlar konuşuldu, üniversite dışında yeni bir toplumsal cinsiyet çalışmaları alanı oluşturma ihtiyacı tartışıldı. Üniversiteden uzaklaştırılan akademisyenler ve içi büyük oranda boşaltılan toplumsal cinsiyet anabilim dalları, kadın çalışmaları ve queer çalışmalarıyla birlikte bu alanlarda çalışan öğrencilerin yaşadığı sıkıntılar üzerinde duruldu ve ihraç edilen kadın akademisyenler ihraç sonrası deneyimlerini aktardılar. Çeşitli bir araya gelme, birlikte faaliyet yürütme önerileri doğrultusunda bir ağ kurulmasına karar verildi ve toplantı sonrasında bir bildiri yayımlanarak ağımızın kuruluşu duyuruldu.
Ağustos 2017’de Kaos GL’nin desteğiyle Akyaka’da gerçekleştirilen kampta hem örgütlenme süreçleri hem ağımızın adı ve dernekleşme süreçleri ile ilgili alınan kararların ardından Aramızda Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Derneği, 7 Kasım 2017 tarihinde resmi olarak kuruldu. Nisan 2018’de ilk genel kurul yapılarak dernek kurullarına, çoğunluğu süreci fiilen yürütecek olan ihraç edilmiş kadın akademisyenler seçildi.
İlk genel kurulun ardından 19-20 Mayıs 2018’de Sığacık’ta “Akademinin Ötesinde: Aramızda” başlıklı atölye çalışması yapıldı ve etkin bir örgütlenmenin nasıl oluşturulabileceği başta olmak üzere yeni bir yapılanma ve dayanışma ağı kurulmasında ön plana çıkan temel meseleler, bu konudaki deneyimlerini aktaran farklı katılımcıların da katkılarıyla tartışıldı. 16-17 Şubat 2019 tarihlerinde Ankara’da, 18-19 Ocak 2020 tarihlerinde Sapanca’da; derneğin işleyiş ve karar alma mekanizmalarının belirlenmesi, bu konularda yöntemsel ve etik ilkelerin nasıl saptanacağı, dernek-ağ ilişkisinin nasıl kurulacağı, daha önce geliştirilen fikirlerin nasıl hayata geçirileceği, birlikte iş yapma ve istihdam gibi konuların karara bağlanması başta olmak üzere pek çok konunun konuşulup tartışıldığı çalıştaylar gerçekleştirildi.
Üniversitelerdeki tasfiye sürecinin ihraç edilen akademisyenlerde ve öğrencilerde olduğu kadar üniversitenin bizatihi kendisinde yarattığı tahribat karşısında görevlerinden uzaklaştırılmış akademisyenler olarak dayanışma ağlarımızı örmek ve üretmeye devam etmek için farklı yollar geliştirmemiz kaçınılmazdı.
Özellikle son beş yıldır Türkiye’deki üniversitelerin, akademik özgürlük ve cinsiyet eşitliği politikalarının ciddi bir saldırı altında olduğu aşikâr. Türkiye’nin mevcut politik ve sosyal atmosferi, çoğunlukla kadın ve LGBTİ+’ları son derece olumsuz etkiliyor; kurumsal muhafazakârlık tarafından belirlenen kültürel kalıplar, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ve baskılara neden oluyor. Kadınlar ve LGBTİ+’lar var olan yasal haklarını da kaybetme tehdidiyle karşı karşıya kalıyorlar. ‘Toplumsal cinsiyet’ terimi, toplumun demokratikleşmesiyle ilgili bir iddiada bulunmak için giderek daha önemli hale gelmişken akademi ve sivil toplum alanında toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine yürütülen çalışmaların giderek daraltılması ve hatta tasfiye edilmesi, bu alanda faaliyet yürütecek yeni mecraların oluşturulması ihtiyacını doğuruyor.
Toplumsal cinsiyet ve queer çalışmaları yürüten bir grup feminist akademisyen ve araştırmacının oluşturduğu Aramızda Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Derneği bu ihtiyaçtan hareket ederek, toplumsal cinsiyet eşitliği ve toplumsal cinsiyet çalışmalarına dönük bu tehditlere karşı kampüslerde, dersliklerde ve sokaklarda, kadınlar ve LGBTİ+’lar için daralan yaşam, akademik ve entelektüel üretim, siyaset ve eylem alanlarını genişletmeyi hedefliyor.
Aramızda’nın bir diğer temel amacı, daha önce de ifade edildiği üzere toplumsal cinsiyet alanında çalışan ve işten çıkarılan feminist akademisyenler için araştırma ve faaliyetlerini yürütebilecekleri bir alan yaratmak. Bu açıdan özel hedeflerimiz arasında görevlerinden uzaklaştırılan kadın akademisyenlerin güçlendirilmesi, toplumsal cinsiyetle ilgili araştırmalarının sürdürülmesi için gereken koşulların yaratılması yer alıyor. Ayrıca üniversitelerde toplumsal cinsiyet alanında çalışmak isteyen öğrencilerin ihraç edilmiş olan akademisyenlerle bir araya gelip işbirliği içinde yürütebilecekleri çalışmalar düzenlemek temel hedeflerimizden biri.
Akademinin ötesinde olmak, hem akademi gibi kurumsallıkların dışında var olmayı hem de akademik bilgi alanı ile sanat, siyaset ve gündelik yaşam arasındaki keskin sınırların ötesine geçmeyi içeriyor. Bu açıdan bir diğer hedefimiz, onlarca yıllık deneyim, emek, birikim ve kazanımlarımıza sahip çıkarak sözümüzü akademi dışında çoğaltmak.
Bilindiği üzere YÖK 2019 yılında, 2015 yılında başlattığı Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Projesi’ni durdurarak buna ilişkin Tutum Belgesini uygulamadan kaldırmıştır. YÖK’ün bu tavrı üzerine gösterilen tepkiler karşısında YÖK başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, “2015 yılında hazırlanan bu tutum belgesinde kadına yönelik her türlü eşitsizlik ve adaletsizliği önlemeye yönelik yürütülen bu çalışmalar ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ kavramı adı altında dile getirilmiştir. Ancak gelinen süreçte bu kavrama, murat edilenin dışında farklı anlamlar yüklendiği ve bu yüklemelerin ‘toplumsal değerlerimiz ve kabullerimizle mütenasip olmadığı ve toplumca kabul görmediği’ hususunun göz önünde bulundurulması gereği ortaya çıkmıştır” biçiminde bir açıklama yapmıştır. Bu konuda atılan geri adım ve yapılan açıklama toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından üniversitelerin yalnızca yerine getirmekle yükümlü oldukları taahhütlerden ari kılındığını değil, aslen toplumsal cinsiyet çalışmalarının üniversiter yapıdan ve dolayısıyla ‘resmi’ akademiden dışlandığını açıkça göstermektedir.
Aramızda; çoğul, ilişkisel ve kurucu bir alanın adıdır. Yaşam mücadelemizi ve gündemlerimizi ortaklaştırma, bellek ve kayıt altına alma, birbirimizle bağlar kurma ve ağlarımızı geliştirme ihtiyacımız ile bir araya geldik. Amacımız, toplumsal cinsiyet ve queer çalışmaları alanında akademi dışında ancak akademik üretim, sivil toplum, siyaset ve sanat alanlarıyla ilişkisel ağ kuran bir feminist alan açmak: Toplumsal cinsiyet alanında kayıt tutan, birikimi kullanıma açan, içerik üreten bir alan açmak.
Yerinden edilme ve sonrasında aramızda bir alan açma ihtiyacıyla başlayan yolculuğumuzun 21-27 Ağustos 2017 Akyaka durağında, Hannah Arendt’in ‘in-between’ kavramı üzerinden önerilen ‘Aramızda’yı adımız olarak benimsedik. Çünkü Arendt’in kullandığı anlamıyla eylem, çoğulluk, performans ‘aramızda’ oluşur, içimizde ya da bir şeyde değil.
[1] Bildiri metni için bkz: https://barisicinakademisyenler.net/node/62 (Erişim tarihi:30.05.2021)
Yayınlanma Tarihi: 10.09.2021